Kitaplar ve Yayınlar | ||
|
Kayıp Hizmetkarı Sevgiyle Arayış'tan Alıntı (Loving Search for the Lost Servant) Tanrı her bakımdan mükemmel olsa da, bizden ayrı olmanın büyük acısını duyumsar, ve bizi geri almak için -- bizi yuvaya, Tanrı katına götürmek için -- tekrar tekrar görünür. Biz nasıl Sri Krishna'nın Arayışı içindeysek, O da acil bir kampanyanın: Kayıp Hizmetkarlarını Sevgiyle Arayışın içindedir. Kutsal Lütufları Srila Sridhar Maharaj'ın ilk kitabı, Sri Krishna'yı Güzel Gerçeği Arayış'ın ardından gelen Kayıp Hizmetkarı Sevgiyle Arayış'ın Giriş bölümü bu sayfada tekrar basıldı. Giriş Burada sade bir dille büyük bir duygu yoğunluğu ifade ediliyor. Bu çılgınca bir arayıştır—acil bir seferberliktir. Krishna büyük bir kararlılıkla Kendi kayıp hizmetkarlarını kurtarmaya gelir. Krishna bizleri yuvaya götürmeye gelir. Brhad-Bhagavatāmrta’da yazıldığı üzere bir keresinde, Krishna ve inekler gün batımında Vrindavan ormanından dönerlerken, bir erkek çocuk tam o sırada manevi özgürlüğe ermiş ve bir çoban çocuk olarak [sakhya rasa] Vrindavana’a girmişti. Krishna uzun zamandır kayıp olan hizmetkarını görünce, onu kucakladı ve her ikisi de vecdle kendilerinden geçtiler. Krishna’nın diğer çoban arkadaşları hep birlikte şöyle düşünüp şaşkına döndüler, “Bu da nesi! Krishna şu yeni geleni kucaklayıp Kendini kaybetti? Bu nasıl mümkün olabilir!” Sonra, bütün çoban çocuklar hayretler içinde olanları izlerken, Balārama Krishna’nın imdadına yetişti ve her nasılsa Onu kendine getirmeyi başardı. Krishna daha sonra arkadaşına büyük bir şefkatle şöyle hitap etti: “Neden uzaklardaydın? Neden bunca zamandır yuvadan uzakta yaşadın? Bunu nasıl başardın? Benim ayrılığıma nasıl katlanabildin? Beni terk ettin ve birbiri ardından gelen yaşamları Bensiz sürdürdün? Yine de Bana dönmek için ne zorluklara katlandığını biliyorum. Her yerde Beni aradın, kapı kapı dolaşıp yalvardın, pek çoğu tarafından azarlandın, pek çoğu tarafından alaya alındın, ve Benim için gözyaşları döktün. Bütün bunları biliyorum. Senin yanındaydım. Ve şimdi, büyük zorluklardan sonra, tekrar Bana döndün.” Krishna uzun zamandır kayıp olan hizmetkarına böyle hitab etti ve onu sevgiyle karşıladı. Krishna eve dönünce, yeni geleni Prasadam yemesi için yanıbaşına oturttu. Yeni bir üye, bizzat Krishna tarafından bu şekilde, büyük içtenlikle karşılanır. Dolayısıyla Krishna’nın kayıp hizmetkarlarını arayışı sevgi dolu bir arayıştır; sıradan değil, kalptendir. Ve Tanrı'nın kalbi sıradan bir kalp değildir. Onun giriştiği arayışın ne türlü bir arayış olduğu hakkında kim tahmin yürütebilir? O her bakımdan mükemmel olsa da, tek tek her birimiz için, ne kadar küçük olursak olalım, ayrılık acısı duyumsar. Yüce konumuna rağmen, Onun sevgi dolu kalbinin bir köşesinde bize yer vardır. Sonsuzun yapısı budur. Krishna böyle bir mutlak otokrattır, mutlak iyidir. Otokrat yasaya tabi değildir. Krishna'nın Kendisini bir kişiye vermesi, bir başkasının bundan mahrum kalması anlamına gelmez. Sonsuz böyle değildir; aksine Onun emrinde sınırsız kaynak mevcuttur. Dolayısıyla O rasa pazarıdır [akhila-rasamrta-murtih]. Ve yuvaya getirmek için kayıp hizmetkarlarını aramaktadır. Krishna Bizim Dostumuzdur Aksi halde hiç umudumuz yoktur. Yaşamdaki avuntumuz, tesellimiz, aslında böylesine sevgi dolu bir Efendinin gözetimi altında olmamızdır. Krishna’nın arkadaşları şöyle düşünürler, “Başkalarına niye aldırış edelim? Bizim Krishna’mız var, dostumuz var.” Bu tür bir içsel cesaret, müthiş bir içsel cesaret gelir. "Krishna orada, O bizim dostumuz. Neden bir şeyleri dert edelim? Zehir içebiliriz, o koca yılan Kaliya'nın başında zıplayabiliriz, her şeyi yapabiliriz. Krishna bizim arkamızda iken niye kaygı duyalım?” Bu his, Bhaktivinoda Thakura tarafından Saranagati’de ifade edilmiştir.
raksa
koribo tuhun niscaya jani “Korkusuzca ve Senin himayenden emin olarak, zehirli olsun olmasın, Yamuna’nın sularından içeceğim. “Ben Senin malınım. Beni gözetmelisin; beni terk edemezsin."
kaliya-dokha
korobi binasa “Kaliya yılanının zehiri Yamuna’nın sularını zehirlemiş olsa da, o zehirin etkili olmayacağını biliyorum. Senin varlığın suları arındıracak ve böylece Senin koruyuculuğuna olan güvenimiz artacak. Bhaktivinoda artık Senin kutsal mekanının, Gokula’nın malıdır, Ey Kesava. Lütfen onu özenle koru.” Krishna ile böylesine sevgi dolu bir ilişkiye nasıl gireriz? Sri Gauranga’nın lütfuyla. Bir adanmış şöyle demiştir, “Eğer Gauranga gelmemiş olsaydı, nasıl yaşayabilirdik? Ve yaşamdaki en üstün umudumuz konusunda kim bizi bilgilendirirdi?” Biz böylesine büyük bir umuda sahibiz. Ama, Gauranga olmasaydı, içimizde böylesine büyük bir servet olduğunu bize kim haber verebilirdi? Merhametli Koruyucunuzu Hatırlayın Sri Gauranga ise şöyle der, “Haberiniz yok, ama öylesine büyük bir servete sahipsiniz ki.” Onun bize umudumuzla ilgili bilgi vermesi bir astrologun fakir bir adamın yıldız falına bakıp şöyle demesine benzer, “Neden yokluk içinde bir hayat sürüyorsun? Toprağın altında gömülü muazzam bir servete sahipsin. Onu bulmaya çalış. Sen çok yücesin, seni gözeten ise son derece sevgi doludur, son derece üstündür, oysa sen fakir bir adam gibi sokaklarda geziniyorsun? Bu nasıl iş! Sen çaresiz değilsin; koruyucudan yoksun değilsin. Sadece merhametli koruyucunu hatırlaman gerekiyor o kadar.” Kali Yuga Avatar’dan bahsedilen Srimad Bhagavatam’da (11.5.32), Sri Caitanya Mahaprabhu’nun zuhuru ile ilgili kanıt olduğunu görürüz. Orada şöyle ifade edilir:
krsna-varnam
tvisa 'krsnam “Kali çağında, üstün inanca ve akla sahip kişiler Tanrı’ya Sri Caitanya Mahaprabhu olarak ibadet edecekler. O altın renkli bir form içinde, dostları ve refakatçileri eşliğinde, Krishna’nın adını zikrederek zuhur edecek.” Ondan sonra, Sri Caitanya Mahaprabhu hakkında iki ayet daha vardır: dhyeyam
sada paribhava-ghnam abhista-doham tirthaspadam siva-virinci-nutam
saranyam bhrtyarti-ham pranata-pala bhavabdhi-potam vande maha-purusa te caranaravindam
Srimad
Bhagavatam (11.5.33) burada şunu açıklar, “Ramacandra ve
Krishna olarak gelen o aynı şahsiyet tekrar göründü. O bizi
yaşamın gerçek doyumuna yöneltmek üzere gelmiş bulunuyor. O
herkesin iyiliği için, en tatlı nektarı yukarıdan aşağıya
çekiyor. Sadece Onun üzerinde meditasyon yapın ve bütün
dertleriniz son bulsun. O dokunuṣuyla ve Sankirtan'ıyla,
bütün kutsal hac yerlerini ve yüce aziz pirleri arındırır. O,
en üstün boyuttan en üstün şeyleri çekip aşağıya getirir. Ve
Brahma ile Siva bile, Onun asil armağanı
karşısında afallayıp, Onu övmeye başlayacaklardır. Onlar, Onun
nilüfer ayaklarının altına teslimiyetle sığınmanın özlemini
duyumsayacaklardır.
Ona
hizmet etmeye gelenlerin bütün acıları yok edilecek, içsel
ihtiyaçları giderilecektir. Ve O, Kendisine sığınanları
gözetecektir; onlara hem koruma hem de
ihtiyaç duyabilecekleri her şey sağlanacaktır. Faniliğin
hükmettiği, tekrarlanan doğum ve ölümün istenmeyen
değişimlerini sürekli deneyimlediğimiz bu dünyaya, hiç kimsenin
yaşamak istemediği bu alana, bizim için büyük bir gemi gelecek,
bizi içine alacak, ve bizi bu hoş olmayan konumdan uzaklara
taşıyacaktır. Bize en üstün nektarı vermeye gelen o yüce
şahsiyetin ayaklarına kapanalım.” tyaktva
sudustyaja-surepsita-rajya-laksmim dharmistha arya-vacasa yad agad
aranyam
maya-mrgam dayitayepsitam anvadhavad vande maha-purusa te caranaravindam “Ey Yüce Tanrı, Sen tanrıların bile peşinde olduğu servet tanrıçasını ve onun vazgeçmesi çok zor olan büyük servetini terk ettin. Dinin ilkelerini mükemmel şekilde yerleştirmek için, bir brahmananın lanetini onurlandırarak ormana çekildin. Sen yanıltıcı zevklerin ardından koşan günahkar ruhları kurtarmak için, onları arar ve adanmış hizmetinle ödüllendirirsin. Aynı zamanda da, Kendinle ilgili bir arayışın, Sri Krishna’yı, Güzel Gerçekliği arayışın içindesin.” Bu ayet genelde, krallığını terk eden, ve babası tarafından belirlenen görevlerini yerine getirmek için Sitadevi ile ormana gittikten sonra maya-mrgam—altın geyiğin peşine düṣen Ramacandra’ya aittir. Ancak, Srila Visvanath Cakravarti Thakur, bu ayetin nasıl Sri Caitanya Mahaprabhu’ya da atıfta bulunduğunu gösterir. O, maya-mrgam sözcüğünün, Caitanya Mahaprabhu, maya ile yani yanılgı ile sarılı olan ruhların peşinden koştu, anlamına geldiğini söyler. Maya-mrgam sözcüğü Ramacandra’ya uyarlandığında Onun, altın bir geyik formuna bürünmüş olan Marici’nin peşinden koştuğu anlamı çıkar. Sri Caitanya Mahaprabhu’nun durumuna uyarlandığı zaman ise maya-mrgam anvadhavat sözcükleri şu anlama gelir: “O yanılgıda olan o ruhları kurtarmak için peşlerine düştü. O bir kurtarıcı olarak, düşmüş ruhları mayadan yani yanılgıdan kurtarmak için peşlerinden koştu.” Chaitanya Avatar Srila Visvanath Cakravarti Thakur başka bir yorum daha getirmiştir: ona göre, dayitaya ipsitam, “bu, sevgili tarafından arzulanır,” demektir, yani, Krishna’yı arayış. Böylelikle Krishna, Caitanya Avatar'ı iki nitelikle özdeşleştirir: O düşmüş ruhların yaralarını sarar, ve Krishna’nın sevgilisi ruh haliyle Krishna’yı arar [dayitayepsitam anvadhavat]. Krishna, dayitanın, sevgilisi Srimati Radharani’nin ruh halinden esinlenerek, esaret altındaki ruhları kurtarmak için onların peşlerinden koştu. Burada, kutsal metinlere atıfta bulunulduğunu, bu anlayışın nüvesini görüyoruz. O, kayıp ruhların peşindedir, kayıp hizmetkarlarını sevgiyle aramaya yoğunlaşmıştır. Ve çok açıktır ki, Sri Caitanya Mahaprabhu ile öteki beni Nityananda, Yüce Varlığın bizzat Kendisi oldukları için, bütün yaşamları boyunca, düşmüş ruhları kurtarmak üzere onları ararlar. Tanrı’nın kayıp hizmetkarlarını sevgiyle arayışı anlayışımızın bel kemiğini oluşturacaktır. Ve şu da söylenir: yada
yada hi dharmasya
paritranaya
sadhunam “Ne zaman ve nerede din gerilese ve dinsizlik egemen olsa, Ben Kendimi tezahür ettiririm. Aziz kiṣileri korumak ve zalimleri cezalandırmak için, bir yandan da dinsel ilkeleri yeniden tesis etmek üzere, milenyumlar boyunca görünürüm.” Burada, Krishna şöyle diyor, “Ben kutsal metinlerin ilkelerinin yeniden tesis edilmesine yardım etmek, ve şeytani olanları defetmek için zaman zaman buraya gelirim.” Bunlar, Krishna’nın hizmetkarlarını aramak için buraya nasıl geldiğini anlatan kutsal metinlerdeki kaynakçalardır. Bu ifadeleri hareket noktamız olarak kabul ettiğimizde, Onun düşmüş ruhlara, Kendi hizmetkarlarına yardım etmek için her zaman bu dünyaya geldiğini görebiliriz. Krishna'nın Ebedi Dostları Düşmüş ruhların konumu nedir? Sri Chaitanya Charitamrta’da Srila Krishnadas Kaviraj, Sri Caitanya Mahaprabhu’nun Sanatana Goswami’ye verdiği talimatı anlatır: jivera
'svarupa' haya -- krnera 'nitya-dasa'
krsna
bhuli sei jiva anadi-bahirmukha “Jiva ruhun doğasından gelen yapısı Krishna’nın ebedi hizmetkarı olma durumudur; jiva ruh tanrısal olanın, Krishna ile bir ve Ondan farklı olan tezahürüdür. Jiva ruhlar Krishna'nın marjinal enerjisidirler. Aslında Krishna’nın hizmetkarı oldukları halde, ezelden beri, sömürü birimleri olarak yanılgı ile meşguldürler.” Krishna kayıp hizmetkarlarını kurtarmak için, onları yukarıya Kendi evine götürmek için zaman zaman gelir. Diğer dinlerde pek çok mesihin, dünyasal bilinçten Tanrı bilincine giden yolumuza dönmemiz için bize yardıma geldiklerini görürüz. Ancak, bu anlayışı diğer ülkelerde ve diğer dinsel geleneklerde görsek de, bunun en cömert ve en sistematik şekli Hindistan'da bulunur. Srimad Bhagavatam’da (11.14.3) Krishna şöyle der:
kalena
nasta pralaye “Zamanın
etkisiyle, Vedik bilginin aşkın sesi, yokoluş sırasında
kayboldu. Ben tekrar, yaratılış sırasında, önce yaratıcı
Brahma’ya, kalbinin en derin yerinden ilham verdim. Ve sonra,
Brahma vasıtasıyla, pek çok öğrenci aydınlandı. Onlar da kendi
öğrencilerini aydınlattılar. Vahyolunan gerçeğin çizgisi bu
şekilde, Benden iner.” Ve Bhagavad Gita’da Krishna
şöyle der:
imam
vivasvate yogam / proktavan aham avyayam
evam
parampara-praptam / imam rajarsayo viduh “Ben bu bilgiyi önce güneş tanrısı Surya’ya öğrettim, bilgi Surya’dan Manu’ya geçti, Manu’dan da İksvaku’ya; dolayısıyla, zamanın başlangıcından beri, Benim amaç olduğum gerçeğini bu öğreti zinciri sistemi vasıtasıyla nesilden nesile aktararak, başkalarına Kendimle ilgili haberler veriyorum.” Acharya Olarak Krishna Böylece,
Krishna uzun zamandan beri kayıp olan hizmetkarlarını geri
kazanmak için tekrar tekrar görünür. Ve Sri Caitanya Mahaprabhu
olarak göründüğünde, bir yandan da Kendi tatlılığını tadar.
Bunu adanmış kullara yaymak istemesinin nedeni ise, sahip olduğu
vecd enerjisidir [hladini-sakti].
Krishna, Sri Caitanya Mahaprabhu olarak Kendi vecd enerjisi ile
birleşince, Acarya olur. Bu
nedenle Krishna şöyle der, acaryam mam vijaniyan: “Bil ki Ben Acarya'yım.” Onun Acarya
Lila'sı Kendini yaymasıdır, ve O, bu yolla kayıp
hizmetkarlarını eve götürür. Onun gönüllü toplama yöntemi,
Kendisi ile ilgili bilgiyi ve Kendisine olan adanmışlığı yaymak,
sonra da onları yuvaya götürmektir.
Vrindavan’da, Krishna Kendi grubu içinde rasa tadıyor, Navadvip’de ise, Sri Gauranga olarak grubuyla birlikte Kendisini tadıyor ve o tadı başkalarına yayıyor. Onun yayması ve gönüllü toplaması bir ve aynıdır. O Kendisini yayarak kalplerimizi Kendisine cezbeder, bizi yuvaya götürür. Mutlak’ın Kendisini yayması, bizim yuvaya, Tanrı katına dönmemizi sağlamak içindir, ve O, bu şekilde, kayıp hizmetkarlarını sevgiyle ebediyen aramakla meşguldür. |