-
Hare Krishna Maha Mantra
-
Hepsi de
Lord’a sunmak üzere, çiçekten kolyelerle ve pek çok değişik sunularla
gelmişlerdi. Nimai çiçek kolyeleri aldıktan sonra getirenlerin boyunlarına
astı. Sadece en yakın dört adanmış Onun ayrılacağından haberdardı; Diğerleri,
Onun Navadwip’deki son günü olduğunu bilmiyorlardı. Çiçek kolyeleri
kendi elleriyle adanmışların boynuna astı ve onlardan şu istekte bulundu,
“Her an Krishna’nın adını söyleyin. Hangi koşulda olursa olsun Krishna
Nama'dan vazgeçmeyin. Başka hiçbir şey yapmayın. Çalışırken, yerken,
uyurken, uyanık iken gece gündüz - ne yaparsanız yapın sürekli olarak
Krishna’nın adını söyleyin. Her an Krishna’dan söz edin - başka şey
konuşmayın. Eğer Bana gerçekten bağlıysanız ve seviyorsanız Krishna’nın
adını söylemeden hiçbir şey yapmayın. Krishna
bilincinde gelişin. Krishna hepimizin özüdür. Babamızdır; Bizler Ondan
geldik. Babasına gönül borcu duymayan oğul her doğumda cezalandırılır.
Her zaman Tanrı'nın şu adlarını söyleyin:
Hare Krishna Hare Krishna Krishna Krishna Hare Hare
Hare Rama Hare Rama Rama Rama Hare Hare
“Bundan
başka bir dinsel ilkeye gerek yok. Yalnız Hare Krishna söyleyin. Bu sıradan
bir mantra değildir, Maha-Mantra’dır,
mantraların en büyüğüdür, yeryüzündeki tüm mantraların
özüdür. Bundan başka reçete uygulamayın. Tanrı'nızı
hatırlayın, evinizi hatırlayın. Burası yabancı bir ülke; burada özlemini
çekeceğiniz hiçbir şey yok. Her an eve dönmeye, Tanrı’ya dönmeye çalışın.”
Lord böyle konuştu; bütün adanmışlar ise sezgisel olarak Onu görmeye
geldiler, çünkü o akşam, Nimai Pandit'in Navadwip’deki son akşamıydı.
-
- Lord ve Meyve Satıcısı
-
O
gece geç vakit, Sridhar Kholaveca adlı bir adanmış geldi. Plantain ağacı
(muz ağacına benzer bir ağaç) meyvesi yetiştirirdi. Ağacın olgunlaşmış
veya ham yeşil meyvelerini ve tabak olarak kullanılan geniş yapraklarını
satardı. Nimai bazen meyveler için değerinden daha az öderdi ona, bazen
de en iyi meyvelere el koyar para falan ödemezdi. Sridhara o gece geç
vakit ona bal kabağı sunmaya geldi. Nimai şöyle düşündü,
“Neredeyse tüm yaşamımı onun bir sürü şeyine el koyarak geçirdim.
O ise bu son akşam Bana şu harikulade, karşı konulmaz kabağı
getirdi.” Ve Sacidevi’ye sordu, “Anne, Sridhara Bana şu kabağı
getirdi. Lütfen, nasıl pişirebileceğini bir düşün.” Yatma vakti bir
kişi süt getirdi. Nimai annesine, “Anne bu sütle ve kabakla tatlı
pirinç hazırla” deyince Sacidevi pirinçli kabak tatlısı hazırladı:
süt, pirinç ve şekerle kaynatılan kabak.
O
gece geç saatlerde, saat üç sularında Nimai oradan ayrıldı.
Visnupriya-devi’yi yatakta uyurken bıraktı. Annesi Sacidevi, olacakları
sezmiş kapıda bekçilik yapıyordu. Nimai onun önünde secde edip uzaklaştı.
Nimai ayrılırken, annesi taştan bir heykel gibi, kapı eşiğinde öylece
oturup kaldı. Tek bir söz söyleyemedi. Adeta dilsizdi.
Saat
üçü biraz geçe Nimai yüzerek Ganj’ı geçip üzerinde ıslak
giysilerle doğruca, yaklaşık yirmi beş mil ötedeki Katwa’ya yönelmişti.
Dokuz, on sularında oraya ulaştı. Sannyas almak için Kesava Bharati’ye
yaklaştı.
-
-
Sachi Annenin Kederi
-
Sabahın
erken saatlerinde adanmışlar Nimai’yi görmeye geldiler ve kapının eşiğinde
Sacidevi’yi heykel gibi otururken buldular. Kapı açıktı. Ev bomboştu.
“Neler oldu Sacidevi?” diye sordular. O da, “Siz adanmış kulları
bekliyordum. Bu ev sizin olsun. Ben başka bir yere gideceğim. Artık bu eve
giremem. Sizler Onun kullarısınız; gerçek varisleri sizlersiniz. Sizin
olsun.” Etrafına toplandılar ve onu avutmaya çalıştılar. “Gidecek
misin? Geride bıraktığı genç eşi ne olacak? Kızcağız henüz on dört yaşında.
Onu kim koruyacak? Sana verilen sorumluluğu göz ardı edemezsin. Sorumluluk
senin omuzlarında.” Böylece gelip onu avutmaya, biraz ümit vermeye çalıştılar.
-
Adanmışlar
bir anda Nimai Pandit'in, Sri Gauranga’nın Navadwip’i terk ettiğini
duydular. Sannyas almak için
Katwa’ya, Kesava Bharati’nin ashramına gittiğini, Navadwip’deki
insanlara ebediyen veda ettiğini öğrendiler.
Her
yanı kapkara bir gölge kapladı. Oradakilerin çoğu ağlamaya, göz yaşı
dökmeye başladı. İçlerinden çoğu Katwa’ya doğru koşmaya başladı. Nimai
Pandit eşi bulunmaz bir bilgindi, güzel bir yapıya sahipti, açık tenli uzun
boyluydu ve cömertti. İnsanları Krishna’nın Kutsal Adıyla çılgına
çevirmişti. İki büyük günahkarı Jagai ve Madhai’yi sefih yaşantıdan
kurtarmıştı. Mrdangayı, ya da davulu kıran Müslüman hükümdar Kazi’yi durdurmayı başarmıştı. Üst düzey
eğitim kültürüyle, özellikle de mantık bilgisiyle ünlenmiş olan
Navadwip’i fethetmeye çalışan
birçok bilgini, ünlü bir pandit olarak dize getirmişti.
O
sıralarda Navadwip’de mantık [nyaya],
maddesel enerji’ye ibadet [tantra]
ve resmi Hinduizm [smrti]
ön plandaydı. Navadwip bilim açısından ün kazanmıştı. Eğer panditler
Navadwip’li bilginleri yenemezlerse ünlenmeleri imkansızdı. Çok
uzaklardan, Kashmir’den Keshava Kasmiri’nin, bir pandit olduğunu belgeleyen
bir sertifika almak için Navadwip’e gelmesi gerekmiş, Nimai Pandit ise onu
dize getirmişti. Keshava Kasmiri öylesine büyük bir pandit idi ki, onun
Bilgi Tanrıçası Saraswati’nin en gözde çocuğu olduğu söylenirdi. Kimse
onunla boy ölçüşemezdi. Yine de, Nimai Pandit tarafından yenik düşürüldü.
-
- Doğan Güneş Gibi Parlak
-
Ancak,
Navadwip’de yaşayan insanlar Onu takdir edemedikleri için Nimai Pandit
Navadwip’i ebediyen terk etti ve sannyas aldı. Katwa’ya gitti, orada hemen
Ganj kıyısında Keshava Bharati adlı bir Sannyasi vardı. Nimai ona gitti ve
sannyas istedi. Keshava Bharati birden ashramının ışıkla dolduğunu fark
etmişti. İlk önce, tam önünde güneş doğuyor sandı; sonra ışık saçan
bir insanın kendisine yaklaşmakta olduğunu gördü. Yerinden doğruldu ve
görmeye çalışarak gelene yaklaştı. “Bu ne olabilir?” diye düşündü
Ardından büyük adanmış bilgin, Nimai Pandit’in gelmiş olduğunu
anladı. Nimai Pandit karşısında durdu ve şöyle dedi, “Senden sannyas
almak istiyorum.” Ama Keshava Bharati Nimai’nin önerisini kabul edemezdi.
“Senin güzelliğin ve kişiliğin beni büyüledi,” dedi. “Ama çok
gençsin, henüz yirmi dört yaşındasın. Annenin, eşinin ve büyüklerinin
hali ne olur? Onlara danışmadan sana vazgeçmişlik giysileri vermeye cesaret
edemem.”
O
sırada, ünlü Makara-Sankranti tatili olduğundan pek çok kişi Ganj’ın
kutsal sularında banyo yapmaya gelmişti. Söylenti, orada toplananlar arasında
ateş gibi yayıldı: “Navadwip’den Nimai Pandit sannyas
almaya gelmiş.” Büyük bir kalabalık oluşuncaya kadar birçok insan
oraya koştu.
-
-
Sevgi Dolu Direniş
-
Herkes
Mahaprabhu’nun sannyas almasına karşı çıktı. Bazılarından protesto
sesleri yükseldi: “Keshava
Bharati! Bu genç adamın sannyas
almasına izin vermeyeceğiz. Eğer bu çekici, genç, güzel çocuğa sannyas
verirsen bil ki ashramını şu an yerle bir ederiz. Böyle birşey olamaz.”
Oysa Nimai Pandit sannyas için ısrar ediyordu. Sonunda Kesava Bharati
Ona şu soruyu sordu, “Demek hakkında çok şey duyduğumuz Nimai Pandit
sensin, öyle mi? Bir çok bilgin Navadwip’i, bilginin merkezini fethetmek
için geldi ve Sen onların hepsini dize getirdin. Sen O Nimai Pandit misin?”
“Evet,” dedi Nimai. Keshava Bharati şöyle devam etti, “Sana sannyas
verebilirim ama önce annenin onayını alman gerekir —aksi halde vermem, bunu
yapamam.” Nimai aniden izin almak için Navadwip’e doğru koşmaya başladı,
Keshava Bharati ise şöyle düşünüyordu: “Öylesine otoriter bir kişiliği
var ki, her şeyi yapabilir.”
Nimai’yi
geri çağırdılar. Keshava Bharati şöyle dedi, “Olağanüstü kişiliğinle
her şeyi yapabilirsin. Oraya gider, koruyucularını büyüler, izin alır ve
dönersin. Senin için hiçbir şey imkansız değil.”
Sıradan
insanlar Keshava Bharati’ye şunları söylerken büyük öfke içindeydiler,
“Swamiji, bu küçük çocuğa sannyas vermene izin veremeyiz. Bu imkansız
birşey! Eğer verirsen ashramını darmadağın ederiz.” Sri Chaitanya
Mahaprabhu kirtana başladı.
Hare Krishna söylüyor ve çılgınlar gibi dans ediyordu. Öfkeli kalabalık büyüdü,
zaman zaman tartışmalar çıktı. Ve bütün bir gün bir karara ulaşılmadan
sona erdi. Gece sankirtan ile geçti. Ertesi gün, bazı itirazlara rağmen
Nimai’nin dileği yerine geldi.
-
-
Milyonlar Gözyaşı Döküyor
-
Nityananda
Prabhu, Nimai’nin dayısı Candrashekhara, Mukunda Datta ve Jagadananda Pandit
birbiri ardından oraya geldiler. Ve o gün öğlenden sonra, sannyas
töreni başladı. Candrashekhara Acarya’dan, zikir yapıp dans eden ve
izleyenleri büyüleyen Nimai Pandit yerine seremoniyi yerine getirmesi
istendi.
laksa locanasru-varsa-harsa-kesa-kartanam
koti-kantha-krsna-kirtandhya-danda dharanam
nyasi-vesa-sarva-desa-ha-hutasa-kartaram
prema-dhama-devam eva naumi gaura-sundaram
“Milyonların
gözlerinden seller gibi yaşlar boşanırken O, güzel saçlarının kazınmasından
mutluluk duydu. Sri Krishna Chaitanya inziva sopasını alırken milyonlarca ses
Krishna’nın ihtişamını anlatan şarkılar söyledi. O andan başlayarak
nereye gitse, kim Onu sannyasi giysileri içinde görse, kederinden ağladı.
Ben, O güzel, ilahi aşk bahşeden, Altın renkli Tanrı’nın ihtişamının şarkılarını söylerim.”
-
- “Mahaprabhu'nun
Sannyası”
-
Sahne
Katwa’da geçmekteydi. Dört yüz yetmiş dört yıl önce Sri Chaitanya
Mahaprabhu sannyas aldı. Genç ve güzeldi, uzun bir yapısı vardı. Yalnızca
yirmi dört yaşındaydı ve güzel, dalgalı saçlara sahipti. Bir berberden
Onu traş etmesi istendi. Adam yanına geldi, ama sonra geri çekildi. Berber
Nimai’nin bedenine dokunmaya cesaret edemiyordu. Ağlamaya başladı. “Bu
kadar güzel bir başın böylesine güzel saçlarını nasıl traş
edebilirim?” Daha
başkaları da yüksek sesle ağlıyorlardı, “Ne korkunç birşey bu! Bu
sannyası kim icad etti? Hangi katı yürekli bu sannyasa-ashrama'yı
yarattı? Çocuk, çevresindekileri, sevdiklerini terk etmek zorunda kalıp kapı
kapı dolaşarak dilenecek, arkadaşlarını, akrabalarını terk edecek,
çaresizlik içinde göz yaşı dökecek. Yüce Tanrı ne biçim şey yaratmış?
Mantığa sığar mı? Mutluluk getirir mi? Ne kadar acımasızca!”
Nimai
Pandit gülümsüyordu. Berber tekrar tekrar uyarılınca zorla da olsa
Nimai’nın saçlarını traş etti. Önce saçlarına dokunamadı, “Ona
dokunamam!” dedi. Ama sonunda yirmi dört yaşındaki bu güzel yüzlü dahi
çocuğun güzel, dalgalı saçlarını kesme hizmetini yerine getirmek zorunda
kaldı. Önce makas kullandı. Bazı kişiler manzaraya dayanamadılar. Bazıları
deliye döndü. İçin için göz yaşı döken, yüksek sesle ağlayan ve bağıranların
tam orta yerinde traş tamamlandı.
Nimai
Pandit kendisini kaybetmişti. Yarı traşlı haldeyken vecdle ayağa kalkıp
kirtana ve dansa başladı. Traş tamamlandıktan sonra berber yemin etti,
“Artık bu elle kimseyi traş etmeyeceğim! Dilenirim daha iyi. Berber olarak
son görevim bu olsun.” Berber o
günden sonra şekerci oldu.
-
- Sannyas Töreni
-
Sonunda
Nimai’nin yakarışları kalabalığı yatıştırdı ve öğle saatinden az
önce kaçınılmaz olan gerçekleşti. Sannyas töreni yapıldı. Nimai
Pandit'in dayısı olan Candrashekhara Acarya, sannyas töreni ritüellerini
gerçekleştirme görevini almıştı. Sıra
mantra vermeye gelince Nimai Pandita Keshava Bharati’ye sordu, “Bana
vereceğin
mantra bu mu? Bir kez rüyamda duymuştum.” Mantrayı gurusunun kulağına fısıldadı.
Guru onaylayarak, “Evet,” dedi “Sana vereceğim mantra bu.” Ardından
mantra verildi.
Bu
Sannyasi'nin adı da öyle sıradan, alışılmış bir biçimde verilmedi.
Keshava Bharati tuhaf bir ad ortaya attı:
“Krishna
Chaitanya.”
Genellikle Sannyasi'lere verilen on addan hiçbiri Nimai Pandit'e
verilmedi. Verilen ad Krishna Chaitanya’ydı. Bu adı duyar duymaz kalabalık
bağırmaya başladı, “Krishna
Chaitanya Mahaprabhu ki jaya!” “Bütün
övgüler Sri Krishna Chaitanya’ya olsun!”
Srinivas
Acarya’nın babası, Nimai Pandit'in sınıf arkadaşıydı. Kayınpederinin
evine giderken Nimai Pandit'in sannyas
almak üzere gelmiş olduğunu duydu. Doğruca oraya koştu ve olanları
görünce dili tutuldu, perişan oldu, adeta aklını kaçırdı. Sonra ağzından
“Chaitanya” dışında başka söz çıkmadı. “Krishna Chaitanya” adını
duyduktan sonra bir kişi ona ne dese o yalnızca “Chaitanya!” diye cevap
veriyordu. Daha sonra onun adı Chaitanya Das oldu. Önceki adı yitip gitti,
herkes ona Chaitanya Das demeye başladı. Nimai Pandit’in sannyas almasına
dayanamamıştı.
Sri Krishna Chaitanya, yeni giydiği kırmızı giysiler içinde,
gurusunu kucakladı ve her ikisi de Krishna’nın adını söyleyerek dans
etmeye başladılar. Bir süre sonra adın anlamı açıklandı. Keshava Bharati
Maharaj dedi ki, “Sri Krishna Chaitanya anlam olarak şudur; ‘Sen dünyanın
dört bir yanında Krishna Bilincini uyandır.’
Sen bütün insanları Krishna bilincine getirmek için yeryüzüne
indin. Bu nedenle Senin için en uygun ad Sri Krishna Chaitanya’dan başkası
olamaz.”
-
- Nektarsı Dünya
-
Mahaprabhu,
son derece neşeliydi, şöyle düşünüyordu, “Bir sürü ruhu ebedi
kederden ve acıdan kurtaracağım. Bütün dünyayı bu keder
okyanusundan kurtarıp nektar dünyasına götürmeye söz verdim ve şimdi bu
görevi üstleneceğim.” Neşeliydi, ama çevresindekiler ümitsizlik ve keder
okyanusuna dalmışlardı.”
-
Bazı
bilginler, Chaitanya Mahaprabhu’nun sannyasayı Keshava Bharati’den, yani
bir Mayavadi'den, bir gayrişahsiyetçiden
almış olduğunu vurgularlar. Ancak görüyoruz ki, Keshava Bharati dıştan
kendisini öyle göstermiş olsa da Mahaprabhu’yla ilişkiye girince adanmış
kul oldu. Aksi halde, şöyle de düşünebiliriz. Keshava Bharati gayrişahsiyetçi
kılığına girmiş bir adanmıştır ve sosyal formalite olan sannyas almasında
Mahaprabhu’ya destek olarak Onun vaaz vermesini kolaylaştırdı. O sıralar
Hindistan'da Mayavadi Sannyasi'ler Vaishnava Sannyasi'lerden
daha fazla itibar görüyorlardı ve Keshava Bharati'nin görevi de zaten buydu.
Mahaprabhu ondan Sannyasi giysisini Kendi amacı için, vaaz faaliyetinde
Kendisine yardımcı olsun diye aldı. Bu şeyler başka türlü de açıklanabilir.
Her neyse, Mahaprabhu sannyas aldıktan sonra, Keshava Bharati Sri Chaitanya
Mahaprabhu ile beraber şarkı söyleyip dans etmeye başladı. Sankirtan'a katıldı
ve inancı tamamen değişti.
-
-
Krishna Kavramı: Ayrılıkta Beraberlik
-
Nimai
Pandit'in sannyas töreni işte böyle gerçekleşti. Sannyas
almış olmasının anlamı neydi? Gelişim
için tamamen gereksiz birşey miydi, amacına yardımcı olacak birşey miydi,
yoksa gerekli miydi? Arzulanan birşey miydi? Arzulanan birşey olmamakla
beraber gerekli bir tarafı da vardır. Krishna kavramının Tanrı inancında
Tanrı’yla beraber olma ve Ondan ayrı kalma arasında köklü bir ilişki
vardır. Ayrılık olmadan köklü beraberlik olamaz. Ayrılığın acısı
kalbin derinliklerine mutluluktan daha çok işler. Böylesi bir acı bizde
doyum yaratır. İhtiyaç arttıkça doyum da o denli büyük olur. Bu,
özellikle de aşk ilişkilerinde böyledir. Eğer birşeye ihtiyaç yoksa değeri
de yoktur. Bu ilkeyle her yerde karşılaşılır. Bir bardak su sıradan birşeydir,
ama ona olan ihtiyaç arttıkça, değeri de artar. İhtiyaç demek ayrılık
demektir. Doyumdan bağımsız olan ihtiyaç ayrılıktır, açlıktır...
-
-
-
Büyük Bir Trajedi
-
Tanrı’ya,
yuvamıza dönmeliyiz. Sri Chaitanya Mahaprabhu şöyle der, “Yuvanız çok güzel
bir ülkedir. Orası için uğraş vermelisiniz. Neden sürekli olarak savaşlar,
salgın hastalıklar, depremler, istenmeyen rahatsızlıklar, hırsızlıklar,
çeteler ve çevrenizdeki kişilerle aranızda çıkan çatışmalar yüzünden
huzursuzluk içindesiniz? Bütün bunların temelinde kendinizi bu maddesel dünya
ile ve etten, kemikten bir bedenle özdeşleştirmiş olmanız gerçeği yatar.
Yolunuzu yeniden gözden geçirmeniz ve yuvanıza dönmeniz gerekir.” İşte
gerekli olan budur. Ülkemiz öylesine hoş, güzel ve kutsal bir yer ki. Sri
Chaitanya Mahaprabhu’nun sannyası hepimiz içindir, bizleri evimize geri
getirmek içindir, rahat edelim, yuvamızın güzelliklerini yaşayalım
diyedir. Eğer içimizde yuva bilinci varsa o zaman böyle bir öneriyi kabul
etmeliyiz: yuvam güzel yuvam.
-
Sri
Chaitanya
Mahaprabhu’nun sannyası adanmış kullar ve aile bireyleri için zalimce
bir
seçimdi. Ama amacı bizleri yuvamıza götürmekti. Birleşmenin vecdini
anlamak için Sri Chaitanya Mahaprabhu’nun adanmış kullarından ve
yakınlarından
ayrılmayı göstermesi gerekiyordu. Ayrılma ve birleşme iki taraflı yarar
sağlar. Mahaprabhu’nun sannyası, Onun vazgeçişi, büyük bir
ayrılık trajedisidir.
.
- September 26, 1995.