Bütün övgüler Sri Guru ve Sri Gauranga'ya
Sri Nrsimha Chaturdasi
Srila Bhakti Sundar Govinda Dev-Goswami Maharaj
tarafından 2 Mayıs 1999 Sri Nrsimha Chaturdasi
günü,
Avustralya, Murwillumbah, Sri Govinda Dham'da yapılan konuşma.
Ayrıca fonetik işaretli olarak (43K PDF dosya)
om ajnana-timirandhasya
jnananjana-salakaya
caksur unmilitam yena
tasmai sri-gurave namahvancha-kalpatarubhyas’ ca
krpa-sindhubhya eva ca
patitanam pavanebhyo
vaisnavebhyo namo namahnamas te narasimhaya
prahladahlada-dayine
hiranyakasipor vaksah-
sila-tanka-nakhalaye
[Prahlad Maharaj'a neşe veren ve tırnakları şeytan Hiranyakasipu'nun taş gibi göğsüne keski gibi giren Nrsimha'ya tevazulu saygılarımı sunarım.]
Jaya Nrsmhadeva ki jay. Prahlad Maharaj ki jay.
Bu olay önceki çağlardan birinde, çok eskilerde Satya-yuga'da gerçekleşti. O dönemde muniler ve rishiler her yere gidebilirlerdi. Bu rishilerden dördü, Chatursana, Dört Kumara: Sanaka, Sanandana, Sanatana ve Sanata Kumara diye bilinirdi. Dördü birden Vaikuntha Dham'da bulunan Yüce Tanrı Visnu'yu görmeye gittiler.
Jaya ile Vijaya Vaikuntha'nın kapısında muhafızdılar. Onlar oraya geldiklerinde Jaya ile Vijaya onlara şöyle dediler, "Şu anda Visnu Laksmidevi ile dinleniyor. Oturup bekleyin, daha sonra Onu görmenizi sağlarız." Dört rishiler çok büyük hayal kırıklığına uğradılar ve dediler ki, "Burası Vaikuntha Dham. Buraya geldiğimiz zaman gidip Yüce Tanrı Visnu'yu görmeye hakkımız var. O da bizi darshanına (huzuruna) kabul etmeye hazır, aksi halde bizlere Vaikuntha Dham'a girme izni neden versin? Biz onu görmek için hiçbir engel bulunmadığını düşünüyoruz. Bizi bu şekilde durdurmayın." Ancak Jaya ile Vijaya şöyle dediler, "Bu bizim görevimiz, efendim, ne yapalım." Bunun üzerine rishiler çok öfkelendiler ve dediler ki, "Bize şeytanmışız gibi davranıyorsunuz, öyleyse martya-dhama, maddesel dünyaya gidin ve orada ölüm dünyasında şeytan olarak doğum alın." Bu sırada her şeyi bilen Visnu dışarı çıktı. Rishiler o şekilde lanetleyerek cezalandırdıkları zaman, Visnu, "Tathastu" dedi. Tathastu demek, "Söylediğin şey gerçekleşecek," demektir. Ve bu ilahi titreşim Visnu'nun ağzından çıkınca, rishiler çok şaşırdılar, Jaya ile Vijaya ise çok büyük hayal kırıklığına uğradılar.
Dediler ki, "Prabhu, Sen bizi burada kapı muhafızı olarak görevlendirdin."
Visnu şöyle dedi, "Evet, bu benim dileğim, aksi halde rishiler sizi lanetlemezlerdi."
"Senin dileğin mi?"
"Evet, Ben savaşmak istiyorum. Eklemlerim kaskatı, bu yüzden egzersiz yapmak için savaşmam gerekiyor, ama kimle savaşacağım? Sizler Bana karşı savaşacak olan mükemmel savaşçılarsınız. O yüzden siz gidin, Ben ise adanmış kulumu kurtarmaya geleceğim. Orada bir ortam yaratmak gerekiyor. Siz benim kulumun babası ve amcası olacaksınız, hiç sorun yok." Jaya ile Vijaya çok mutsuz oldular ve dediler ki, "Prabhu, biz görevimize hemen geri dönmek istiyoruz. Bize o fırsatı ver."
Bunun üzerine Bhagavan Visnu şöyle dedi, "Evet, eğer hemen gelirseniz, o zaman orada Benim düşmanım olacaksınız. Ve eğer biraz daha geç gelirseniz yedi doğum boyunca Benim dostum olacaksınız. Hangisini istiyorsunuz?"
Onlar, "Biz Senin arzun üzerine gidiyoruz, sonra da çabucak geri gelmek istiyoruz. Bu yüzden belki Senin düşmanın olabiliriz, sorun değil."
Visnu şöyle dedi, "Benim arzum bu, aksi halde neden Benimle savaşasınız?" Ve böylece Jaya ve Vijaya, Hiranyaksa ve Hiranyakasipu formunda doğum aldılar. Her ikisi de şeytani zihniyete sahiptiler çünkü Visnu'ya karşıydılar. Hiranyaksa bütün dünyayı yok etmek istiyordu. Dünyayı okyanusun içine daldırdı, Bhagavan ise Varahadeva formunda okyanusa dalıp dünyayı ve bütün evreni kurtardı. Sonra da Hiranyakasipu'nun erkek kardeşi Hiranyaksa'yı öldürdü.
Bunun üzerine Hiranyakasipu çok öfkelendi ve şöyle düşündü, "Visnu çok kudretli." Erkek kardeşler kendi geçmiş yaşam öykülerini unutmuşlardı. Şöyle düşünüyorlardı, "Biz bütün evrenlerin hakimi ve yöneteniyiz. Hiç kimse bize karşı çıkamaz." Ardından Hiranyakasipu şöyle düşündü, "Visnu bize direniyor, kardeşim çok güçlüydü ama Visnu onu öldürdü. Bu durumda Visnu ne kadar büyük bir güce sahip? Tahmin edebiliyorum. O halde ben Visnu'dan daha güçlü olmalıyım."
Böylece Hiranyakasipu bütün evrenin yaratıcısı olan Brahma'ya ibadet etti. Brahma onun uyguladığı ruhani riyazetten, tapasyadan, hoşnut oldu ve ona bir üstünlük vermek istedi. "Benden bir dilek dile."
Hiranyakasipu da, "Ölümsüz olmak istiyorum. Lütfen bana ölümsüzlük ver," dedi.
Brahma şöyle cevap verdi, "Aslında bu benim elimde değil, sana bunu veremem. Bu durumda nasıl 'Evet' diyebilirim?"
O zaman Hiranyakasipu, "Öyleyse git," dedi.
Yeni baştan Brahma'yı ruhani riyazeti ile hoşnut etmeye çalıştı. Bu şekilde üç kere Brahma'yı hoşnut etmeye çalıştı. Üç kereden sonra Brahma'nın ölümsüzlük veremeyeceğini kesinlikle anladı. Sonra şöyle düşündü, "Ölümsüz olmak için maharetimi kullanacağım." Ardından dedi ki, "Tamam, ama şu üstünlüğü verebilirsin: Beni bu evrende yarattığın hiçbir hayvan – insan, hayvan ya da herhangi bir şey öldürmesin. Beni öldüremesinler."
Brahma, "Tamam öyle olsun, kabul ediyorum," dedi.
"Gece vakti de gündüz vakti de ölmeyeyim."
Brahma, "Tamam, kabul ediyorum," dedi.
Sonra, dedi ki, "Hiçbir silah beni öldürmesin."
Brahma, "Tamam, kabul ediyorum," dedi.
Hiranyakasipu, bu şekilde farklı ölüm nedenlerinden kaçınmak için üstün güçler aldı. Sonra şöyle düşümeye başladı, "Artık ölümsüzüm," ve krallığına döndü. Dönünce şu emri verdi, "Kim Visnu'nun kuluysa, hepsini öldürün, hepsini dövün, hepsini başkentten kovun! Kimse Visnu-puja yapamaz, vb." Bütün evrene hükmetti: "Hiç kimse Visnu ile bağlantısını sürdüremez, kimse bunu yapamaz!"
Ancak ruhani riyazet uygulamak için ormana gittiğinde, eşi Kayadhu hamileydi. Kayadhu'nun rahminde bir oğul vardı ve İndra Hiranyakasipu'nun oğlunun da bir şeytan olacağını ve o şeytanın daha büyük bir kudrete sahip olacağını düşündü. Hiranyakasipu yarı tanrıların güçlerini çoktan elde etmişti ve hepsi de onun kontrolü altındaydılar. İndra şöyle düşündü, "Eğer iyi bir şeytan olarak iyi bir oğul olursa, o zaman bu, bizler için her şeyi daha da zorlaştıracak." Bu nedenle İndra o çocuğu öldürmek istedi. Kayadhu'yu, anneyi öldürmek istemedi ama oğulu öldürmek istedi. Dolayısıyla Hiranyakasipu ormandayken, İndra Kayadhu'yu kaçırdı. İndra Kayadhu ile giderken, yollarına Narada çıktı.
Narada dedi ki, "Ey İndra, bu hanımefendi ile nereye gidiyorsun? Sanırım, çok büyük bir hata yapıyorsun."
İndra şöyle dedi, "Ben bu hanımefendiye zarar vermeyeceğim ama rahminde bir şeytan var, Hiranyakasipu'nun oğlu. Dışarıya çıkınca onu öldüreceğim."
Bunun üzerine Narada dedi ki, "Hayır, hayır, hayır. İçeride adanmış bir kul yaşıyor ve o Visnu'nun kulu. Dolayısıyla onu öldürmek gerekmez. Onun uğruna, Visnu bu maddesel dünyada görünecek." Bunun üzerine İndra, Narada'yı dinledikten sonra, Kayadhu'yu bıraktı ve Narada Goswami onu kendi asramına götürdü. Doğum gerçekleşene kadar Kayadhu'yu asramında tutmak istedi ama Kayadhu ondan ricada bulundu, "Kocam dönmeden bu çocuğu doğurmak istemiyorum. Lütfen bana bu iyiliği yap."
Narada, "Peki. Hiranyakasipu döndüğünde, oğlun o zaman doğacak," dedi.
"Ayrıca oğlum, Visnu ile ve Onun yücelikleri ile ilgili konuşmaları, Hari-kathayı duyarsa, yani benim önümde yaptığın zikirleri ve söylediğin şarkıları duyarsa mutlu olacak. Oğlum hepsini duyabiliyor ve duyduğunu uygulayacak. Siz Guru olduğunuza göre lütfen ona rahmimde inisiasyon verin." Ve Narada o inisiasyonu verdi. Kayadhu da inisiye oldu ve çocuk rahimden çıkınca ona Prahlad adı verildi.
Narada Kayadhu'yu kocasına iade etti, Hiranyakasipu ise olanları duyunca çok kızdı. İndra'yı gökyüzünden kovmaya çalıştı. İndra kaçtı, Hiranyakasipu gökyüzünü de ele geçirdi. Hiranyakasipu yarı tanrılarla savaştı ve hepsini tek tek yendi. Bunun üzerine yarı tanrılar çok üzüldüler ve Brahma'ya dua ettiler, "Yüce Tanrı'mız ne zaman gelecek?" Brahma dedi ki, "Az kaldı, gelecek, ama o süre içinde hepiniz Yüce Tanrı Visnu'ya dua edin. Gelecektir."
Prahlad eğitim çağına gelince, dört yaşlarında, Hiranyakasipu onu Guru'sunun asramına verdi. Kral oğlu olduğu için kral olarak eğitilmesi gerekiyordu. Guru Sukracharyya idi. Evinde iki oğlu vardı, birinin adı Sanda diğerinin adı ise Amarka'ydı. Prahlad Guru'nun evinde yaşarken Sanda ile Amarka da ona göz kulak oluyorlardı.
Prahlad, Krsna kavramında öylesine yetkindi ki oradayken durmadan Krsna'yı düşünüyor ve arkadaşlarına, diğer çocuklara Krsna kavramı ile ilgili konuşmalar yapıyordu. Bir yıl sonra, Hiranyakasipu oğlunun ABCD ve benzeri şeyler öğrenmiş olduğunu düşündü. Sonra Sanda ile Amarka'yı çağırıp oğlunu meclise getirmelerini istedi, "Oğlumu görmek istiyorum." Prahlad'ı getirdiler, Hiranyakasipu Prahlad'ı kucağına oturttu ve büyük sevgi gösterdi. Sonra Prahlad'a sordu, "Lütfen bana Gurudeva'nın okulunda ne öğrendiğini anlat. Örneğin ABCD ya da başka şeyler." Oysa Prahlad Guru'sunun Narada Goswami olduğunu düşünüyordu ve Hiranyakasipu'ya Narada'dan öğrendiği dersi anlattı:
tat sadhu manye ’sura-varya dehinam
sada samudvigna-dhiyam asad-grahat
hitvatma-patam grham andha-kupam
vanam gato yad dharim asrayeta
(Srimad-Bhagavatam 7.5.5)
Prahlad dedi ki, "Guru'mdan maddesel bağlılığı bırakmanın, ormana gidip Yüce Tanrı Krsna'ya ibadet etmenin herkes için çok iyi olduğunu öğrendim. Sanırım, bu çok iyi bir şey."
Hiranyakasipu bunu duydu, hayret ve öfkeyle dedi ki, "Sen ne diyorsun? Sen bize Visnu'ya ibadet etmemizi söylüyorsun." Prahlad şöyle dedi, "Evet, baba, en iyisi budur. Bu dünyadan elini çek, ormana git ve Visnu'ya ibadet et." Hiranyakasipu Prahlad'ın öğretmenlerine çok kızdı ve onları çok eleştirdi.
"Oğluma bunu mu öğrettiniz! Onu geri götürün ve ona mükemmel öğretilerle mükemmel dersler verin. Bir yıl sonra tekrar çağıracağım ve eğer hatalı bir şey görürsem, o zaman sizi cezalandıracağım!" Prahlad geri döndü ve Sanda ile Amarka ona sordular, "Ah Prahlad, babana neler söyledin? Onu sana biz öğretmedik. Biz sana genel bilgi, politika, bir sürü şey öğrettik ama sana bunu öğretmedik. Sen nereden öğrendin?" Prahlad cevap verdi, "Eğer öğrenmek için çabalıyorsam, Visnu'nun merhameti olmadan öğrenemem. Onun merhametiyle ve Onun kullarının merhametiyle öğrenebilirim; o bilinci elde etmenin yegane nedeni budur."
naisam matis tavad urukramanghrim
sprsaty anarthapagamo yad-arthah
mahiyasam pada-rajo-’bhisekam
niskincananam na vrnita yavat
(Srimad-Bhagavatam 7.5.32)
"Bütün maddesel bağları terk ederek, enerjisini Yüce Tanrı Krsna'nın hizmetine veren kişi, gerçek sadhudur. İnsan o sadhunun ayak tozunu başının üstünde taşıyana kadar bu anlayışı, Krsna ile ilgili bilinci elde edemez. Demek ki ben bir şekilde bir adanmış kulun merhametini aldım ve onun vasıtasıyla bu anlayışı elde ettim." Sanda ile Amarka kimseyi görmemişlerdi ve onun bu öğretiyi annesinin rahmindeyken duyduğunu bilmiyorlardı, bu yüzden Sanda ile Amarka bunu nasıl anlayabilirlerdi?
Her neyse, ardından Prahlad'ı eğitmek için ellerinden geleni yaptılar ama sınıftaki diğer çocuklar Sanda ile Amarka'nın öğrettiklerini beğenmediler. Sanda ile Amarka sınıftan çıkınca, çocuklara Prahlad Maharaj eğitim veriyordu.
kaumara acaret prajno
dharman bhagavatan iha
durlabham manusam janma
tad apy adhruvam arthadam
(Srimad-Bhagavatam 7.6.1)
"Ah çocuklar, bilmiyorsunuz, siz bu doğumu elde ettiniz ama bu doğum maddesel mutluluğa zaman harcamak için değildir. Aslında Yüce Tanrı Visnu'ya Onu hoşnut etmek için ibadet gerekir. Visnu'nun ihtişamını duymak, Visnu'nun ihtişamını konuşmak, archan, vandana, vb. yapmak gerekir."
Prahlad Maharaj çocuklara dedi ki,
sravanam kirtanam visnoh
smaranam pada-sevanam
arcanam vandanam dasyam
sakhyam atma-nivedanam
"Kendinizi Visnu'nun nilüfer ayaklarına verin ve Visnu'ya ibadet edin. O zaman yaşamınızın en üstün yararını elde edersiniz." Onlar bunu Prahlad'dan duydular ve çok mutlu oldular. Ardından okulda ve bazen de dışarıda Visnu'nun Kutsal Adını zikrediyorlardı ki Sanda ile Amarka bunu duydular. Çok kızdılar ama Prahlad kralın oğlu olduğu için onu dövemezlerdi. Gelip ona çeşitli şekillerde söylerlerdi, "Bunu yapma, çok tehlikeli, sen bilmiyorsun. Bu okul Hiranyakasipu tarafından olduğu gibi yerle bir edilir." Prahlad onları dinlemezdi, diğer çocuklar da dinlemezlerdi. Sanda ile Amarka korku içindeydiler. Ardından meclisteki iki oturumdan ve Prahlad'ı eğitmede başarısız olduktan sonra, Hiranyakasipu'ya şöyle dediler, "Onu eğitemiyoruz. O tam anlamıyla aklını kaçırmış, yaptığı tek şey herkese öğüt vermek. Öğretmen koltuğuna oturmuş ve öğretilerini diğer şeytanların çocuklarına veriyor. Onu kontrol edemiyoruz, efendim. Lütfen saygısızlıklarımızı bağışlayın."
Bunu duymak Hiranyakasipu'yu çok kızdırdı. O arada Prahlad'a bazı öğretiler aktarmaya çalıştı ama bu Prahlad'a göre değildi. Sonunda Prahlad'ı öldürmek istedi. Hizmetkarlarına şöyle dedi, "Onu alın ve dağdan aşağıya atın." Prahlad'ı dağdan attılar ama Visnu onu kurtardı. "Okyanusa atın." Okyanusa attılar, Visnu onu yine kurtardı. Çok çeşitli şekillerde öldürmeye çalıştılar. Bir kuyuya attılar ama kurtuldu. Onu deli bir filin önüne koydular, deli filin onu ezeceğini düşündüler. Ama fil Prahlad'ı başının üzerine çıkardı ve dans etmeye başladı. Hiç kimse oğlunu öldüremeyince Hiranyakasipu çok huzursuz oldu. Son derece öfkeliydi, Sanda ile Amarka'ya dedi ki, "Benim karşıma getirin, ben öldüreyim." Bunun üzerine Prahlad avuçlarını bitiştirip babasının karşısına çıktı. Babası şöyle dedi, "Ah, sen ne çılgınsın. Indra, Chandra, Vayu, Varuna, bütün yarı tanrılar benden çok korkuyorlar. Hatta şu Yamaraja bile atım için ot biçiyor, sen ise benden korkmuyorsun! O gücü nereden aldın?" Prahlad dedi ki,
na kevalam me bhavatas ca rajan
sa vai balam balinam caparesam
pare ’vare ’mi sthira-jangama ye
brahmadayo yena vasam pranitah
(Srimad-Bhagavatam 7.8.7)
"Bu sadece benim gücüm değil, senin de gücün. Söylediğin – yaptığın şeylerin hepsini Onun gücüyle yapıyorsun. Her şey Onun kudretiyle gerçekleşmiş bulunuyor. Neden bana bunu soruyorsun? Onun merhameti, Onun gücü olmadan jiva-ruh hiçbir şey yapamaz. Ben gücümü Visnu'dan elde ettim." Böylece Hiranyakasipu ve Prahlad, görüşmeleri sırasında birkaç konuyu konuştular. Hiranyakasipu daha fazla tahammül edemeyince, bedeni sarsılmaya başladı.
Burada Srimad-Bhagavatam'dan bir şey okuyorum ve açıklıyorum....
Transkripsiyon Sadhupriya Prabhu, Avustralya.