Kitaplar ve Yayınlar

 

Tüm Övgüler Sri Guru ve Sri Gauranga'ya Olsun  

Yaşamın Hedefi 

Kutsal Lütufları Srila Bhakti Sundar Govinda Dev-Goswami Maharaj tarafından Mauritius'da bir kolejde yapılan konuşma. Kutsal Lütufları 1992/1993 dünya turu çerçevesinde Afrika'nın doğu kıyılarındaki tropikal adayı ziyaret etmişti. Bu konuşma Kasım 1993 de  yayınlanan, "The Benedictine Tree of Divine Aspiration" adlı kitaptan alınmıştır. 

Yaşamın Hedefi: 

Saygın öğretmenler, saygıdeğer Vaisnava'lar ve sevgili öğrencilerim: Bana Krishna bilinci hakkında konuşma fırsatı verdiğiniz için kendimi çok şanslı hissediyorum. Kendimi, bu okulun yönetimine özellikle borçlu hissediyorum, bugün sizlerle tanışmam onların nezaketleri sayesinde mümkün oldu. 

Buraya Mauritius'a ilk kez geldiğimde bazı çok iyi belirtiler farkettim. Ağaçların çok bol meyve ile dolu olduğunu, toprağın çok verimli olduğunu ve tüm insanların din konusunda çok bilinçli olduklarını farketmiştim. Bu ülkenin yeryüzünde bir cennet gibi olduğunu görmek beni şaşırtmıştı! Görmüştüm ki, ağaçlardan çok fazla mango yerlere düşmüştü ve olgun papaya ve başka meyvelerle dolu daha pek çok ağaç vardı; ama kimse o meyveleri toplamıyordu. Bu belirtileri görmek bana Sri Vrindavan Dham'ı hatırlamam için o anda ilham verdi.  Bizler orada dört bir yanda olgun meyvelerle dolu ağaçlar görürüz ve orada yaşayan ruhlar hizmet duygusu içindedirler. Onlar orada ebedi olarak Yüce Tanrı'nın ilahi hizmeti içindedirler. Tanrı Krishna'nın kutsal mekanı olan Goloka-Vrindavan gibi anlatımlara Sri Brahma Samhita'da rastlarız. Bu kitap Güney Hindistan'dan getirildi ve Sriman Mahaprabhu'nun öğretilerini anlatan otantik tez olarak din otoriteleri tarafından büyük kabul gördü. 

isvarah parmah krsnah

sac-cid-ananda-vigrahah

anadir adir govindah

sarva-karana-karanam

"Tanrı'nın Yüce Şahsiyeti - Gerçeğin, Bilincin, Hazzın Bedenlenmiş hali Govinda ya da Krishna'dır.

O başlangıçsızdır ve varolan herşeyin kaynağıdır ve bütün nedenlerin nedenidir." (Sri Brahma Samhita 5:1)

Vedik kutsal yazıtların tümü bize Krishna'nın, Tanrı'nın Yüce Şahsiyeti olduğunu öğretir. Diğer "tanrılar" da kendilerine ait mekanlara ve tam güce sahiptirler ancak sadece Tanrı Katının Sonsuz Şahsiyeti Krishna'nın gücünün uzantıları olarak var olurlar. Eğer sonsuz gücü sonsuz güçten çıkarırsanız elinize yine sonsuz güç geçer aynı sıfır eksi sıfırın yine sıfır oluşu gibi. 

om purnam adah purnam idam

purnat purnam udacyate

purnasya purnam adaya

purnam evavasisyate

Vedik Yazıtların doğru incelenişi, Krishna'nın, Tanrı Katının Yüce Şahsiyeti olduğu konusundaki tüm kuşkularımızı siler. Bütün dünyada insanlar Hare Krishna Maha Mantra'yı zikrediyorlar ve bunun vasıtasıyla belli bir anlayışa sahip olabiliriz. Bütün yazıtlarda - Vedanta, Upanisadlar, on sekiz Purana - Tanrı'nın Yüce Şahsiyeti'nin ihtişamının zikredildiğini görürüz. Yine de şöyle bir soru akla gelir: "Krishna bilinci nedir ve neden Krishna'ya ibadet etmeliyiz?" 

Sevgi, Güzellik, Cazibe, Vecd 

Bizler ihtiyaç içindeyiz. Kendi içimizde doyumlu değiliz - o doyum için Krishna'ya ibadet etmeliyiz. İhtiyacımız olan şey nedir? Sevgiye ihtiyacımız var, güzelliğe ihtiyacımız var, vecde ihtiyacımız var ve daha pek çok şeye. Bunlar ruhumuzun ihtiyaç duyduğu şeylerdir. Ruhumuz canlı haldedir ve düşünme, hissetme ve isteme özelliklerine sahiptir. Ruh hareket edebilir, jada yani maddesel olan ise hareket edemez; ancak maddenin içinde bile ruh yaşamaktadır. Ağacın içinde ruh vardır - bunun doğruluğu Jagadish Bose gibi bilim adamları tarafından kanıtlanmıştır. Bu bilgi yeni değildir: kadim Vedalarda tüm bilgiyi canlı olarak buluruz. Vedaların verdiği bilgiye göre herşeyin arkasında  canlı ruh bulunur ve eğer Vedaları incelersek bunu görürüz.

Canlı ruhun özelliği düşünmek, hissetmek ve istemektir. Bu özelliklere sahip olan, mutlaka birşeyler yapma ihtiyacı içindedir. İyi şeyler yapabilir, kötü şeyler yapabilir. Eğer iyi şeyler yaparsa iyi tepki elde eder; eğer kötü şeyler yaparsa  kötü tepki elde eder. Her eylem bir karşı eyleme sahiptir. Newton'un üçüncü yasası der ki; "Her eylem kendisine eşit ve zıt bir tepkiye sahiptir." Ve tüm tepkilerden kurtulmak için Krishna bilincinde olmamız gerekir. Eğer tam olarak Krishna'ya teslim olursak, herşey doğrudan doğruya onun hesabına geçer. Eğer tüm eylemlerimiz Krishna bilinci içinde yapılırsa hiçbir tepki almayız. Bu uygulama Srimad Bhagavatam'da ve Srimad Bhagavad Gita'da verilmiştir.

Bu toplulukta sizler, hepiniz   öğrencisiniz ve hepiniz din hakkında, özellikle de Krishna bilinci hakkında birşeyler öğrenmek istiyorsunuz. Eğer Srimad Bhagavad Gita'yı okursanız, yarar sağlarsınız. Herkes - ister karmi, ister meyve için çalışan işçi, jnani, bilgi arayışçısı, yogi, çevreyi ele geçirmek için güç peşinde olan veya  kendini  teslim etmiş ve Krishna bilinci bilgisine tam olarak bağlı olan bir bhakta olsun - bu kitabı okuyarak geleceğini geliştirme şansına sahiptir. 

anasaktasya visayan

yatharham upayunjatah

nirbandhah krşna-sambhandhe

yuktam vairagyam ucyate

Gerçek kazanç, maddesel bağlılık olmadan kendimizi Krishna'nın hizmetine vermektir. (Bhakti Rasamrtasindhu 1:2:255)

asocyan anvasocas tvam

prajna-vadams ca bhasase

gatasun agatasums ca

nanusocanti panditah

Krishna Arjuna'ya dedi ki: "Sen akıllı bir adam gibi konuşuyorsun oysa maddesel mutluluk ve kederden dolayı acı çekiyorsun.

Sen kendini Vedalar konusunda bilgili (pandit)gibi gösteriyorsun oysa o çizgide gitmiyorsun." (Bhagavad Gita 2:11)

Bundan sonra Krishna Arjuna'ya Vedalar hakkında bilgi vermeye başladı. Belli bir mekan bulunduğunu ve eğer orada yaşayabilirsek tepki almayacağımızı açıkladı. Krishna der ki:

niyatam kuru karma tvam

karma jyayao hy akarmanah

sarira-yatrapi ca te

na prasiddhyet akarmanah

"Eğer hiçbir şey yapmazsan, hiçbir şey elde etmezsin. Hatta ayakta kalman bile mümkün olmaz!

Birşeyler yapman gerekir, o halde iyi şeyler yap." (Bhagavad Gita 3:8)

yajnarthat karmano 'nyatra

loko 'yam karma-bandhanah

tad-artham karma kauntea

mukta-sangah samacara

"Ey Arjuna, bütün bu canlı varlıklar dünyası, karşılıksız eylem olarak yerine getirilen ve Lord Visnu'ya sunulan eylem hariç, kendi eylemleri vasıtasıyla tutsak olur. Bu nedenle, bağlılıktan özgür olarak,  böyle bir adakta bulunma gayesiyle, kendini tam anlamıyla  eylemin gerçekleştirilmesine ver." (Bhagavad-gita 3:9)

Aslında, daha çocukluktan itibaren iyi birşey yapma ihtiyacı duyarız. Bu Srimad Bhagavatam ve Krishna bilincinin bilgisidir. Elimize herhangi bir bilgi geçtiği zaman, onu iyi bir amaç için kullanmaya çalışmamız gerekir - sadece iyi bir amaç için değil, herkesin iyiliği için olacak şekilde kullanmalıyız Eğer bu şekilde ilerlersek, bunun sonucu olarak yaşamda çok büyük yarar sağlarız. 

Başarısızlık Başarımızın Direğidir 

Öğrenciler bir üst sınıfa geçmek için çalışırlarken canla başla çaba harcarlar. Ancak arzulanan sonuca herkes ulaşamaz çünkü birçok eksiklikleri vardır. Bazıları sınıfta kalabilir, ama eğer  "başarısızlığın başarının direği" olduğunu hatırlarlarsa, tekrar tekrar gayret gösterecek gücü elde edebilirler. Hatta maddesel dünyada bile bu yöntemi uygulamalıyız. 

Başlangıçta kimse yürüyemez. Küçük bir çocuk ilk kez yürümeye çalıştığında düşer ama tekrar yürümeye çalışır. Yürür, düşer, yürür düşer, zamanla güç ve kapasite elde eder ve sonunda doğru dürüst yürümeye başlar. Karmiler, jnaniler ve yogiler bu yolla bazı umutlar beslerler. Ancak en üstün umut kendilerini tam anlamıyla Krishna'ya teslim etmiş olanlarındır. Kendi özgür iradeleriyle Krishna bilinci çizgisinde ilerleyeceklerdir ve buna paralel olarak da yarar sağlayacaklardır. Srimad Bhagavatam'da Prahlad Maharaj'ın sınıf arkadaşlarına verdiği şu öğüdü görürüz: 

kaumara acaret prajno

dharman bhagavatan iha

durlabham manusam janma

tad apy adhruvam arthadam

Prahlad Lord Nrsimhadev'in adanmış kuluydu. Sınıf arkadaşları beş, on iki yaşları arasındaydılar ama öğretmenlerinin evinde onlarla buluştuğu zaman onları, küçük yaştan ruhani yaşamla ilgili soru sorma ve uygulama yapma konusunda teşvik ederdi. 

Şans eseri bu insan bedenini kazandık. Bizler jivayız yani ruhuz ve geçmiş etkinliklerimize göre herhangi bir beden verilmiş olabilir. Geçmişteki iyi bir eylemle bize bu insan bedeni verildi. İnsan bedeninde, öğrenme ve pek çok şeyi idrak etme kapasitesi ve olanağı çok daha fazladır. Diğer türler, örneğin köpekler, inekler v.b., çok sınırlı anlayışa sahiptirler. Bazı temel mutlulukları elde edecek kadar çaba gösterirler. Oysa, bu maddesel dünyada  gerçek mutluluk olanaksızdır, ama belli bir farkındalık mümkündür. 

Bizler bilgiyi, mutluluk ve iyi sonuç elde etmek için pek çok şekilde kullanırız. Jiva için en iyi şey, aşkın dünyadaki ortamın ne olduğunu ve kendisinin oradaki yerini öğrenmeye çalışmaktır. Ben kimim? Neden buradayım? Benim yaşamdaki hedefim nedir? Ölümden sonra nereye gideceğim? Bunlar gibi pek çok sorunun yanıtını, bu insan bedeni içerisinde iken idrak edebiliriz; ve bu da bhagavat-jnana, bhagavat-dharma diye adlandırılır. Eğer bu türlü başlıkları okumaya ve anlamaya çalışırsak bundan yarar sağlarız.   

İnsan Yaşamının Yararı 

Bu yaşamda insan yaşamımız için ve ruh için en üstün yararın ne olduğunu öğrenmeye çalışmalıyız. Aslında ruh aşkındır oysa bedenimiz ölümlüdür. İster insan bedeni olsun, ister başka bir tür; aşkın beden ölümlü bedende yaşamaktadır. 

Aslında biz bu beden değiliz - biz bu bedenin içinde yaşıyoruz. Bunu ölmekte olan bir insana bakınca anlarız. O durumda, ona daha fazla gün veremeyiz. O kişinin bedeninde ruh-can olduğunu anlayabiliriz. Ruh canla beraber düşünme, hissetme ve isteme vardır ve bu da jiva yani ruh diye adlandırılır. Bir insan ölünce ruh bu geçici maddesel bedeni bırakır. Bu sadece Hindistan felsefesine ait birşey değildir. Batı ülkelerinde de Hegel gibi ünlü felsefecilerin benzer farkındalıkları olduğunu görmekteyiz. 

Biz, kendimiz için, ruhumuz için iyi bir şey yapmaya çalışmalıyız. İyi; tevazu, hoşgörü ve başkalarını yüceltme yöntemiyle mümkündür. Çevreye direnmekten kaçınmaya çalışmalıyız ve bu şekilde ruhun ne olduğunu, Tanrı'nın ne olduğunu ve bu yaşamdaki en üstün yararın ne olduğunu mutlu bir şekilde inceleyebiliriz. Aynı zamanda, nereden geldiğimizi, nereye gideceğimizi v.s., incelememiz gerekir. Bu dünyada doğum ve ölüm doğaldır ve her zaman mutluluk ve mutsuzluk gibi geçici duygularla karşılaşırız. Bütün bunları anlamaya çalışmalıyız: 

kaumar acaret prajno

dharman bhagavatan iha

durlabham mnusam janm

tad apy adhruvam arthadam

Bhagavat Dharma'nın ne olduğunu anlamaya çalışmalıyız ve o sarsılmaz bilgi içimizde doğduğu zaman, onu  neyin ne olduğunu anlamak üzere kullanmalıyız. Eğer böyle yapmazsak kaybederiz. (Srimad Bhagavatam 7:6:1)

Yalnız bu insan bedenindeyken neyin iyi neyin kötü olduğunu anlayabiliriz ve eğer içtenlikle çaba gösterirsek o türlü bilgiye sahip oluruz. 

Gerekli olan şey içtenlik, hoşgörü, alçakgönüllülük ve başkalarına saygı göstermektir. Bu dört nitelik herkes içn gereklidir. Burada, Mauritius'taki insanların bu dört nitelik sayesinde son derece coşkulu ve aydınlanmış olduklarını görmekten dolayı çok mutluyum. Dahası, onların eğilimleri gerçek arayışçı olmalarıdır ve kötü şeylerden uzak durarak, kapasitelerine göre iyilik yapma uygulaması içindedirler. Bu küçük ülkede bunu görmüş olmaktan dolayı çok mutluyum.

Sizlerle karşılaşmış olmaktan dolayı çok mutluyum. Sizler için ne kadar iyilik yapabilirim bilmiyorum ama sizlerle berberim ve umuyorum ki ileride girişimimiz verimli olur.