Krsna
bizim efendimizdir. Bu dünyanın efendisi biz değiliz. Biz bütünün
parçalarıyız ve herbirimizin bütüne karşı kendi görevlerimiz var. Biz en latif boyut olan bir
başka yaşam boyutuna karşı sorumluyuz. Burada hastalıklı bir
durumdayız, ama sağlıklı olunca daha yüksek bir yaşam boyutuna sahip
olacağız. Bu Vaisnava anlayışıdır.
Yanılgı
alanının sınırları ötesinde, daha üstün bir boyut var. Bu evrende benim
için belli bir yer var. Nedir o? Ben negatif tarafa hizmet ederek acı
çekiyorum ve yaşamımın tamamında acıyla karşılaşıyorum. Janma-mrtyu-jara-vyadhi: doğum,
ölüm, yaşlılık ve hastalık. Oysa öyle bir anlayış vardır ki orada yaşam
yaşanmaya değerdir, orada uğruna yaşanacak birşey vardır. O pozisyon
her yerde, hatta çok sayıdaki farklı dinsel görüşün kavramlarında bile
ihmal edildi.
Bizim ideamız paramo nirmatsaranam satamdır [kalben mükemmel saflıkta olan o adanmışlar tarafından anlaşılabilen en üstün gerçek – Sb. 1.1.2.] Ama diğerlerinin farkındalığı matsara (kıskanç) sınıfa aittir. Bencil insan ekolü, “Ben efendiyim, ben Brahman’ım,” düşüncesinden bir türlü vazgeçemez.
Bizim görüşümüze göre ben o ‘efendi’ elementin bir parçasıyım ancak ona bağımlı bir parçayım. Ben yan elementin parçasıyım. Yine de, onlar bunu anlayamıyorlar. Onlar matsara,
kıskançlık dolular ve felsefelerinin ana nedeni de budur. Ama eğer
doğuştan gelen kıskançlık kavramlarından vazgeçebilirlerse ve bir parça
cömert olurlarsa, sonsuz ölçüde üstün olan bir varoluş boyutuyla
tanışabilirler.
Kişi şöyle düşünmelidir, “Ben daha az malzemeden yaratıldım; o daha üstün şeyin yardımıyla durumumu geliştirebilirim. Eğer nirmatsara [kalben tam anlamıyla saf] ve Krsna-dasa,
Krsna’nın hizmetkârı olursam, o zaman o daha üstün boyuta girebilirim
ve başarı umudum büyük olur.” Diğerleri bunu benimseyemezler. Paramo nirmatsaranam satam. Bu Bhagavatam’da mevcuttur, ama onlar şöyle düşünürler, “Eğer bir diktatör olabilirsem, o zaman en üstün şansa sahip olurum.”
Teslimiyetçi
bir tavır gereklidir. Eğer o daha üstün boyutun diktatör yönüne boyun
eğer hâle gelebilirsem, o zaman yukarıya çekilirim ve en üstün umudu
elde ederim çünkü o Mutlak İyidir. O halde, nerede Mutlak Bilgi varsa,
Mutlak İyi varsa, mutlak olan ne varsa, neden Ona teslim olmayayım? Son
derece savunmasız ve korunmasız konumda olduğumu deneyimlemiş
bulunuyorum, dolayısıyla teslimiyet pozisyonunu kabul etmemek
intihardır. Ben daha aşağı bir yaratılışa sahibim ve bunu yaşamımın her
adımında görüyorum. Ben sınırlı yaratılışa sahibim, ama aynı zamanda
orada daha üstün yaratılış bulunabilir. Bunu inkar edebilir miyim? Bunu
inkar etmeye ne hakkım var.
Burada
da üst ve alt bir sürü şeyle ilgili pek çok deneyime sahibim. Taştan,
taşı kontrol eden bilim adamına doğru bir hiyerarşi vardır, öyleyse
özgün tarafta da, daha üstün tarafta da bir hiyerarşi olduğuna
inanmanın ne sakıncası var? Bunda yanlış olan ne var? Nirmatsara.
Ama
onların tarafında çok fazla eşitlik var, en kötü türden eşitlik var
(onlar sonluyu sonsuzla eşit kılıyorlar) ve gerçek ilerici yaşamı
engelleyen de odur. Açık ifadeyle, Mahaprabhu şunu ilan etti, Jivera ‘svarupa’ haya – krsnera ‘nitya-dasa’. “Sen
o En Üstün Varlığa kölesin. Senin doğuştan gelen, doğal, içsel
pozisyonun budur. Özün Mutlak’la böyle bir ilişkiye sahiptir.”
Bağlı
olduğun Mutlak son derece üstündür. Merkezin herşeyi cezbeden yapısı
bilinçli sevgidir ve sen o sevgi ve güzelliğin büyük gücünün kölesisin.
Son derece şanslısın. O Mutlak Güzellik, Mutlak Cazibe, Mutlak Bilgi,
Mutlak herşey tarafından herhangi bir şekilde kullanılabilme şansına
sahip olduğun için kaderine şükredebilirsin.
Bağlantın
zorla kesilmedi, o ülkeye girmen doğuştan engellenmedi. Senin orada
kendi pozisyonun var ve eğer oradaki pozisyonunu istiyorsan, ne tür bir
tabiata sahip olman gerekir? En itaatkâr. Daha yukarıya çıkman
gerektikçe, bir itaatkârın pozisyonunu benimsemek zorunda kalacaksın.
Şu anki kendi deneyimin açısından da bu net ve açık. Bundan hoşnut
olman gerekir. Aksi hâlde, bu dünyada çöp gibi, bir kenara atılırsın.
Sen
çok sınırlısın, ama son derece yüksek bir beklentiye, bir umuda
sahipsin. O senden sonsuz ölçüde üstün ama sen orada bir pozisyona
sahipsin. Oradaki o saygın pozisyonu kabul etmeye hazırlıklı olmayacak
mısın? Lord’un Kendisi, eğer Ona köle olursan Onun da sana köle
olacağını söyler. Daha fazla neye ihtiyacın var? Daha fazla ne
umuyorsun?
aham bhakta-paradhino hy asvatantra iva dvija sadhubhir grasta-hrdayo bhaktair bhakta-jana priyah [Tanrı
Katı’nın Yüce Şahsiyeti, Durvasa Muni’ye şöyle dedi: “Ben tamamen
adanmış kullarımın kontrolü altındayım. Gerçekten de, Ben hiçbir
şekilde bağımsız değilim. Çünkü Benim adanmış kullarım maddesel
arzulardan tamamen yoksundurlar, onların kalplerinin içinde sadece Ben
otururum. Sadece Benim adanmış kullarım değil, Benim adanmış kullarımın
kulları da Benim için çok değerlidir.” – Sb.9.4.63]
Krsna şöyle der, “Bağımsız olarak, Ben her şeyi kontrol etme konumuna sahibim, ama bu saranagati Beni
kontrol ediyor. Bu muhabbet yoludur. Kudretle değil, gereksinimden
değil, içsel deneyimle değil, sadece sevgiyle o ülkeye girebilirsin.
Bundan hoşnut olman gerekir. Daha fazla ne istiyorsun? Lord senden sopa
yemeye geliyor, ve sen hoşnut değilsin!
|