EN ŞANSLI POZİSYONUNUZ

yazan

Srila Bhakti Raksak Sridhar Dev-Goswami Maharaj

 

[Aşağıdaki konuşma ilk olarak 1984 de ‘İlahi Mesaj’da (The Divine Message) yayınlandı. Konuşma Srila Bhakti Raksak Sridhar Dev-Goswami Maharaj’ın konuşmalarından oluşan ve 2007 de yayınlanacak olan yeni antolojide yer alacaktır.]


Krsna bizim efendimizdir. Bu dünyanın efendisi biz değiliz. Biz bütünün parçalarıyız ve herbirimizin bütüne karşı kendi görevlerimiz var. Biz en latif boyut olan bir başka yaşam boyutuna karşı sorumluyuz. Burada hastalıklı bir durumdayız, ama sağlıklı olunca daha yüksek bir yaşam boyutuna sahip olacağız. Bu Vaisnava anlayışıdır.


Yanılgı alanının sınırları ötesinde, daha üstün bir boyut var. Bu evrende benim için belli bir yer var. Nedir o? Ben negatif tarafa hizmet ederek acı çekiyorum ve yaşamımın tamamında acıyla karşılaşıyorum. Janma-mrtyu-jara-vyadhi: doğum, ölüm, yaşlılık ve hastalık. Oysa öyle bir anlayış vardır ki orada yaşam yaşanmaya değerdir, orada uğruna yaşanacak birşey vardır. O pozisyon her yerde, hatta çok sayıdaki farklı dinsel görüşün kavramlarında bile ihmal edildi.


Bizim ideamız paramo nirmatsaranam satamdır [kalben mükemmel saflıkta olan o adanmışlar tarafından anlaşılabilen en üstün gerçek – Sb. 1.1.2.] Ama diğerlerinin farkındalığı matsara (kıskanç) sınıfa aittir. Bencil insan ekolü, “Ben efendiyim, ben Brahman’ım,” düşüncesinden bir türlü vazgeçemez.  


Bizim görüşümüze göre ben o ‘efendi’ elementin bir parçasıyım ancak ona bağımlı bir parçayım. Ben yan elementin parçasıyım. Yine de, onlar bunu anlayamıyorlar. Onlar matsara, kıskançlık dolular ve felsefelerinin ana nedeni de budur. Ama eğer doğuştan gelen kıskançlık kavramlarından vazgeçebilirlerse ve bir parça cömert olurlarsa, sonsuz ölçüde üstün olan bir varoluş boyutuyla tanışabilirler.  

       

Kişi şöyle düşünmelidir, “Ben daha az malzemeden yaratıldım; o daha üstün şeyin yardımıyla durumumu geliştirebilirim. Eğer nirmatsara [kalben tam anlamıyla saf] ve Krsna-dasa, Krsna’nın hizmetkârı olursam, o zaman o daha üstün boyuta girebilirim ve başarı umudum büyük olur.” Diğerleri bunu benimseyemezler. Paramo nirmatsaranam satam. Bu Bhagavatam’da mevcuttur, ama onlar şöyle düşünürler, “Eğer bir diktatör olabilirsem, o zaman en üstün şansa sahip olurum.”

       

Teslimiyetçi bir tavır gereklidir. Eğer o daha üstün boyutun diktatör yönüne boyun eğer hâle gelebilirsem, o zaman yukarıya çekilirim ve en üstün umudu elde ederim çünkü o Mutlak İyidir. O halde, nerede Mutlak Bilgi varsa, Mutlak İyi varsa, mutlak olan ne varsa, neden Ona teslim olmayayım? Son derece savunmasız ve korunmasız konumda olduğumu deneyimlemiş bulunuyorum, dolayısıyla teslimiyet pozisyonunu kabul etmemek intihardır. Ben daha aşağı bir yaratılışa sahibim ve bunu yaşamımın her adımında görüyorum. Ben sınırlı yaratılışa sahibim, ama aynı zamanda orada daha üstün yaratılış bulunabilir. Bunu inkar edebilir miyim? Bunu inkar etmeye ne hakkım var.

       

Burada da üst ve alt bir sürü şeyle ilgili pek çok deneyime sahibim. Taştan, taşı kontrol eden bilim adamına doğru bir hiyerarşi vardır, öyleyse özgün tarafta da, daha üstün tarafta da bir hiyerarşi olduğuna inanmanın ne sakıncası var?  Bunda yanlış olan ne var? Nirmatsara.  

       

Ama onların tarafında çok fazla eşitlik var, en kötü türden eşitlik var (onlar sonluyu sonsuzla eşit kılıyorlar) ve gerçek ilerici yaşamı engelleyen de odur. Açık ifadeyle, Mahaprabhu şunu ilan etti, Jivera ‘svarupa’ haya – krsnera ‘nitya-dasa’. “Sen o En Üstün Varlığa kölesin. Senin doğuştan gelen, doğal, içsel pozisyonun budur. Özün Mutlak’la böyle bir ilişkiye sahiptir.”

       

Bağlı olduğun Mutlak son derece üstündür. Merkezin herşeyi cezbeden yapısı bilinçli sevgidir ve sen o sevgi ve güzelliğin büyük gücünün kölesisin. Son derece şanslısın. O Mutlak Güzellik, Mutlak Cazibe, Mutlak Bilgi, Mutlak herşey tarafından herhangi bir şekilde kullanılabilme şansına sahip olduğun için kaderine şükredebilirsin.

       

Bağlantın zorla kesilmedi, o ülkeye girmen doğuştan engellenmedi. Senin orada kendi pozisyonun var ve eğer oradaki pozisyonunu istiyorsan, ne tür bir tabiata sahip olman gerekir? En itaatkâr. Daha yukarıya çıkman gerektikçe, bir itaatkârın pozisyonunu benimsemek zorunda kalacaksın. Şu anki kendi deneyimin açısından da bu net ve açık. Bundan hoşnut olman gerekir. Aksi hâlde, bu dünyada çöp gibi, bir kenara atılırsın.

       

Sen çok sınırlısın, ama son derece yüksek bir beklentiye, bir umuda sahipsin. O senden sonsuz ölçüde üstün ama sen orada bir pozisyona sahipsin. Oradaki o saygın pozisyonu kabul etmeye hazırlıklı olmayacak mısın? Lord’un Kendisi, eğer Ona köle olursan Onun da sana köle olacağını söyler. Daha fazla neye ihtiyacın var? Daha fazla ne umuyorsun?

 

aham bhakta-paradhino

hy asvatantra iva dvija

sadhubhir grasta-hrdayo

bhaktair bhakta-jana priyah

 

[Tanrı Katı’nın Yüce Şahsiyeti, Durvasa Muni’ye şöyle dedi: “Ben tamamen adanmış kullarımın kontrolü altındayım. Gerçekten de, Ben hiçbir şekilde bağımsız değilim. Çünkü Benim adanmış kullarım maddesel arzulardan tamamen yoksundurlar, onların kalplerinin içinde sadece Ben otururum. Sadece Benim adanmış kullarım değil, Benim adanmış kullarımın kulları da Benim için çok değerlidir.” – Sb.9.4.63]

       

Krsna şöyle der, “Bağımsız olarak, Ben her şeyi kontrol etme konumuna sahibim, ama bu saranagati Beni kontrol ediyor. Bu muhabbet yoludur. Kudretle değil, gereksinimden değil, içsel deneyimle değil, sadece sevgiyle o ülkeye girebilirsin. Bundan hoşnut olman gerekir. Daha fazla ne istiyorsun? Lord senden sopa yemeye geliyor, ve sen hoşnut değilsin!