Adanmış:
Bizim Guru Maharaj'ımız, Srila Swami Maharaj Prabhupad, athatho şu
anlama gelir derdi, "insan formundaki yaşama geldiğimize göre," "insan
formundaki yaşama geldikten sonra."
Srila Guru Maharaj: Ama insan formundaki yaşam tek başına yeterli değildir. Sat-sanga, sadhu-sanga, gerekir, sad-guru
charanasraya. Bir sadhunun lütfunu elde eden herhangi bir kişi o nektara sahip olabilir, oysa, ya'o pada Bhagavata Vaisnavera sthane, bir
brahmana bile Bhagavatam'a vakıf olmak için gereken niteliğe sahip olmayabilir. Sriman
Mahaprabhu şöyle dedi, "Bir Vaisnava'ya git, ondan Bhagavatam'ın gerçek bakış açısını ve ona nasıl yaklaşılacağını öğren."
Almış olduğu eğitimle ünlenmiş gerçek bir brahmana olan Devananda Pandit, bir Bhagavatam 'profesörüydü'.
Pek çok kişi ondan duymaya gelirdi. Ama bir bilgi adamı olduğu hâlde
bakış açısı Shankara okulu doğrultusundaydı. Srivasa Pandit de o yörede yaşadı ama o, Bhagavatam'ın gerçek açıklamalarında uzmandı.
Mahaprabhu birgün aniden şöyle dedi, "Ah, şu Devananda Pandit, Bhagavatam'ı bir sürü öğrenciye öğretiyor ama kendisi gerçek anlamını bilmiyor.
Bhagavatam
adına zehir dağıtıyor. Gidip onun kitaplarını paramparça edeceğim!" Bir gün Mahaprabhu bu ruh hâlinin etkisiyle aniden oraya
koşmaya başladı, ama Srivasa Pandit ve muhtemelen diğerleri de, "Hayır,
hayır, bu sana yakışmaz," diyerek onu durdurdular."
Neyse, Mahaprabhu bir başka gün Devananda Pandit'le karşılaştı ve ona şöyle dedi, "Sen öğrencilere Srimad-Bhagavatam öğretiyorsun ama Bhagavatam'da ne olduğunu biliyor musun? Sen kendin onda ne nektar olduğunu bilmiyorsun." Mahaprabhu çok alaycı bir tavırla ona şöyle dedi:
paripurna kariya ye saba jane khaya
tabe bahirddese giya se santosa paya
(Sri Chaitanya-bhagavat, Madhya 21.73)
"Yemek yemiş ve karnı doymuş bir kişi tuvalete gittiği zaman büyük işini
yaparken bir rahatlama hisseder, oysa sen o tür basit bir zevki bile
tatmıyorsun!
"Halbuki Srimad-Bhagavatam'da son derece yüksek bir nektar, son derece yüksek bir tad var, ama bu derece sıradan bir adam olan sen, Bhagavatam'a sıradan aklınla yaklaşıyorsun ve onu son derece kötü bir şekilde öğretiyorsun. Sen Bhagavatam hakkında ne bilirsin ki?"
Bir
başka vesileyle, Srivasa Pandit Bhagavatam'ı Devananda'nın tol'undan,
Sanskrit okulundan dinlemeye geldi. Devananda slokaları telaffuz
ederken, Srivasa onları kendine göre anlıyor, böylece bir çok duygunun
gelmesine neden oluyordu: bazen göz yaşları döküyor bazen titriyordu.
Devananda Pandit öğrencilerine şöyle dedi, "Ah, şu adam bütün bu bayağı
duygusallıklarla bizi huzursuz etmeye gelmiş. Çıkarın onu dışarı!"
Bunun üzerine, öğrencileri Srivasa Pandit'i oradan aldılar ve dışarıya
götürüp bıraktılar; ancak bu Mahaprabhu'yu öfkelendirdi.
Daha sonra Mahaprabhu'nun yakın kulu, Vakresvara
Pandit, Devananda'nın evine geldi. Geldi ve Devananda ile özel bir
konuşma yaptı, Devananda'nın inancı tamamen değişti: "Evet, Srimad-Bhagavatam'da bu tür anlamlar bulunabileceğini bilmiyordum, ben
Sankaracharyya'nın öğretisinden, yani brahmanın her şey olduğundan etkilenmiştim, dolayısıyla Bhagavatam'daki
bu konuların tümünün saguna, tümünün Maya'ya ait olduğunu düşündüm." Bu
nedenle, Mahaprabhu beş yıl sannyasadan sonra tekrar bu bölgeyi,
burayı Nabadwip Dham'daki Kuliya'yı ziyaret etmeye gelince, Devananda,
"Ben ne büyük
ihanetlerde bulunmuşum!" diye ağlayarak Onun ayaklarına kapandı.
Mahaprabhu şöyle dedi, "Evet, ama Benden çok Srivasa
Pandit'e ihanet ettin. Git ve ondan özür dile, o zaman ihanetlerinin
sorumluluğundan kurtulacaksın."
kuliya-gramete asi' sri-krsna-caitanya
hena nahi, ya 're prabhu na karila dhanya
(Chaitanya-bhagavat, Antya 3.541)