Yeni


 

 


Bütün övgüler Sri Guru ve Sri Gauranga’nın olsun

 

‘İlahi Rehberlik’ İkinci Bölüm

Sri Puri Dham Yolunda

   

Kutsal Lütufları Srila Bhakti Sundar Govinda Dev-Goswami Maharaj’ın bir konuşması

 

Sizler yarın özel bir hac yerine gidiyorsunuz. Orada Jagannatha tapınağının Pandalar diye bilinen hizmetkarlarının çok özel bir konuma sahip olduklarını göreceksiniz. Bir deyiş vardır, ‘eğer beni seviyorsan, köpeğimi sev.’ Bu, eğer beni seviyorsan, sevgini köpeğime de göstereceksin; o zaman beni gerçekten sevdiğini anlarım, demektir. Lord Jagannath Pandalara denetçi konumunu vermiştir, bu bakımdan onlar ne yaparlarsa yapsınlar, bize söz söylemek düşmez.

Mahaprasada  dünyanın her yerinde mevcuttur, ama Jagannath-ksetra’da farklıdır. Orada Pandalar tapınağın içine herkesin girmesine izin vermezler. Onlar, alt sınıf, ya  da mleccha olduklarına inandıkları kimselerin tapınağa girmesine özellikle izin vermezler. Ancak Mahaprasada o aynı tapınaktan dışarıya çıktığı zaman, onlar en alt sınıftan insanların, mlecchaların ellerinden Mahaprasada yerler. Bu da onların bazı gelenekleri izledikleri anlamına gelir. Onlar Lord Jagannath tarafından başlatılan bir geleneği izlerler.

Ramanujacharyya o geleneği bozmak istemişti, ama sonucu ne oldu? Ramanujacharyya, Lord Jagannath’ın ibadetinin vidhi-margaya göre yapılmasını istedi. Vedalar’da bazı kurallar ve yasalar vardır, özellikle de Manu-samhita’da, ve Ramanujacharyya, ibadetin bu kuralları ve yasaları izleyerek güvenilir bir şekilde yapılmasını istedi. O Pandaların ibadet yapma şeklinin geleneksel yol olmadığını, kullandıkları mantraların doğru mantralar olmadığını düşündü ve ibadetin doğru şekilde yapılmasını istedi. Orada bulunan bütün alimler onun tarafından dize getirildiler. Ertesi gün, son toplantı gerçekleşecekti ve Kral, Vedik ibadet şeklinin tanıtımını yapmaya zorlanacaktı. O gece Ramanujacharyya uyurken, yatağı Kurmmaksetra’ya, yani üç yüz mil uzağa fırlatıldı. Ertesi sabah nerede olduğunu merak etti ve Kurmmaksetra’da olduğunu anladı. O günlerde uçak yoktu. Birinin onu kloroformla bayıltıp uçakla uzağa götürmesi mümkün değildi. Ama Ramanujacharyya, tüm refakatçileriyle birlikte gerçekten Kurmmaksetra’da olduğunu gördü; onları Lord Jagannath’ın Kendisi taşımıştı. Lord Jagannath ona gönderdiği rüyada da şöyle dedi,  “Burada Bana verilmekte olan hizmet şekli devam edecek. Lütfen müdahale etmeyin. Gidin buradan.”

Böylesine özel bir mekanda kalacak yer bulmak zordur. Ama Srila Guru Maharaj’ın etkisi ve Lord Jagannath’ın merhametiyle orada kalacak bir yer bulduk ve şimdi bir parça arazimiz daha olabildi. Artık Srila Guru Maharaj’ın arzusu gerçekleşti, dolayısıyla Lord Jagannath’ın bize karşı özel bir iyi niyet beslediğini görebiliyoruz. önceleri, bir sürü çabaya rağmen oraya gidemedim, oysa şimdi Lord Jagannath her fırsatta beni oraya sürüklüyor.

Yarın sizlerle birlikte oraya gidebilecek miyim, bilmiyorum. Lord Jagannath’a dua ediyorum, çünkü biliyorum ki sadece O beni oraya götürürse gidebilirim, aksi halde gidemem. Ama O hepinizi cezbetmiş bulunuyor. Bu yüzden hepiniz buraya geldiniz ve bu Äsrama’nın sadhularına  ve adanmışlarına katılıyorsunuz, oraya gitme fırsatı elde ettiniz. Biliyorsunuz, hayatta her durumda para gerekir. Ayakta kalmak ve günlük hayatlarımızı sürdürmek için hep para harcanır. Ancak para her şey demek değildir. Eğer param varsa gidebilirim diye bir garanti yok. Bu benim hayatımda pek çok kez ispatlanmış bir gerçektir. Hepiniz Lord Jagannath’a dua edin ki bizleri oraya güven içinde götürsün ve her birimizin kendi sevamızı yapmakta olduğumuz yere güvenli bir şekilde geri getirsin. Bugünkü duamız budur. Dua edecek başka bir konumuz yok.

Bizler gezip görmeye değil bir hac yerine, kutsal bir yere gidiyoruz. Oraya gitmek bizi —beden, zihin ve ruh olarak—arındıracak. Bizler deniz kıyısına gidiyoruz. Mahaprabhu şöyle demiştir, “Bugünden itibaren bu okyanus bir maha-tirtha oldu.” Bu hÕliyle, okyanus büyük bir hac yeridir, çünkü bütün kutsal nehirlerin suları oraya karışır. Dahası, Srila Haridas Thakur’un ayrılışı sırasında, Mahaprabhu kollarında onun bedeniyle dans etti ve bedenini okyanusta yıkayınca şöyle dedi, “Bugünden itibaren okyanus gerçekten büyük bir hac yeri haline gelmiş oldu.” Neden?

            Srimad-Bhagavatam’da şöyle denir,
bhavad-vidha bhagavatas
tirthi-bhutah svayam vibho
tirthi-kurvvanti tirthani
svantah-sthena gadabhrta  
 
            (Srimad-Bhagavatam, 1.13.10) 

                    
 

Gadadhara’yı, Yüce Lord’u her zaman kalplerinde taşıyanlar—eğer onlar hac yerlerini arındıramazlarsa o zaman kim arındırabilir? Onlar hac yerlerinin beden almış halidirler ve hacca gitmeye ihtiyaçları yoktur.

Öyleyse neden hac yerlerine giderler? Gerçekten günahkar olan insanlar hac yerlerini kirletirler. Herkes ve her şey belli bir kapasiyete sahiptir. Biz de belli bir kapasiyete sahibiz, yani, günahımızın yükü óylesine büyüktür ki bir hac yeri bile bunu hazmedemez. Bir hac yerinin kirlenmesi bu şekilde olur. O zaman Yüce Tanrı’yı kalplerinde taşıyan büyük şahsiyetler orada górünürler. Kutsal suda yıkanır yıkanmaz, su sanki bir temizlik malzemesiyle temizlenmiş gibi arınır. Bu onların doğal kapasitesidir. Mahaprabhu bunun en üstün örneğini góstermiştir. Mahaprabhu Haridas Thakur’un bedenini Puri’deki okyanusta yıkadığı zaman orasının en büyük hac yeri haline geldiğini sóyledi. Haridas Thakur Lord’un adını günde üç yüz bin kere söylerdi. Yüksek sesle zikir yaptığı zaman çevresindeki canlı cansız ortamı bile arındırırdı. Onun saflığı tartışmasızdır.

Hindistan’a gelen Batılı adanmışların Jagannath Tapınağına girmelerine izin verilmeyecek, ama onlar tekrar ve tekrar oraya gidiyorlar, çünkü Mahaprabhu’nun Jagannath-Dham’daki Oyunlarının cazibesine kapılıyorlar.

Mahaprabhu, bütün yerler içinde Kuruksetra’dan farklı olmayan Jagannath-Dham’ı seçti. Bhaktivinoda Thakur bizler için en üstün ibadet yerinin Kuruksetra olduğunu söylemiştir. Neden? Özlemin en büyük olduğu yer, doyumun en üstün olduğu yerdir. Eğer aç değilseniz, muhteşem bir ziyafetin bile tadına varamazsınız. Öte yandan eğer açlıktan ölüyorsanız, pirinç lapası ya da ıspanak size ambrosia gibi gelir. Çocukluğumda sıtma geçirdim ve doktorum ‘poder bhat’ diye bir şey tavsiye etti. Poder bhatın nasıl yapıldığını bilir misiniz? Birkaç parça tezekle yakılan ateş üzerinde biraz pirinç kaynatılır, kaynama çok uzun zaman alır. Öyle ki pirinç saatlerdir kaynıyordu ve ben ne zaman yiyebileceğim diye düşünerek kaynayan pirince bakıyordum.

            Kalpten gelen bu talep bizim için en üstün olan şeydir. Buna özlem denir ve işte bu raganuga-bhaktidir.
 
krsna-bhakti-rasa-bhavita matih
kriyatam yadi kuto ´pi labhyate
tatra laulyam api mulyam ekalam
 janma-koti-sukrtair na labhyate
 
Krsna-bhakti-rasa-bhavita matih türü bir adanmışlık, yani kişinin tüm bilincinin Krsna’ya aşkla adanma nektarında yıkanması—sıradan bir adanmışlık değildir. Böylesine bir aşk talebi de küçük bir talep değildir.

Yüce Tanrı’nın Kendisi şöyle der,
sadhavo hrdayam mahyam
sadhunam hrdayam tv aham
mad-anyat te na jananti
naham tebhyo manag api
            (Srimad-Bhagavatam, 9.4.68)


Tanrı, Durvasa Muni’ye diyor ki, “Yapabileceğim hiçbir şey yok. Benim saf adanmışlarım Beni aşklarıyla bağladılar ve Ben de onları aşkımla bağladım. Dolayısıyla  birbirimize borçluyuz. Tarafsız olamam.”

Yakın tarihte Sripad Kesava Maharaj şunu söyledi: “Ben tarafsız olamam çünkü Srila Sridhar Maharaj’dan sannyasa almış bulunuyorum.” Sripad Kesava Maharaj büyük saygı duyduğumuz Srila Sridhar Maharaj’ımızın Ruhani Kardeşiydi. Sannyasa almadan önce Vinoda Brahmachari adında çok ünlü ve nüfuzlu bir brahmacari idi. Bazı brahmacariler Srila Guru Maharaj’ımızın Math’ını devralmak istedikleri zaman bir arabulucuya gerek duyuldu. Bu nedenle Sripad Kesava Maharaj’dan arabulucu olmasını rica etmeye karar verdiler. Sripad Kesava Maharaj’a bu ricayla gittiklerinde, kendisi onlara şunu söyledi, “Sizler hepiniz benim Ruhani Kardeşlerimsiniz, Srila Sridhar Maharaj da öyledir. Ama ben birşey yaptım, ondan sannyasa aldım. Başımı onun nilüfer ayaklarına sundum, dolayısıyla tarafsız olamam. Bu durumda nasıl arabulucu olabilirim?”

O zaman onlar şöyle dediler, “Bu durumda bilin ki orada kan dökülecek. Biz hayatımızı vermeye hazırız.”

Sripad Kesava Maharaj bunu duyunca şöyle dedi, “Eğer siz hayatınızı vermeye hazırsanız, orada bulunan bir kişi de hayatınızı almaya hazır demektir, çünkü ben tarafsız olamam, kendimi çoktan Srila Sridhar Maharaj’a satmış bulunuyorum.”

Bunun üzerine Sripad Goswami Maharaj’a gittiler, ama amaçlarına ulaşamadılar. Sripad Goswami Maharaj onlara açıkça şöyle dedi, “Eğer siz iki Nepalli getirirseniz ben elli Sih getiririm. Ben Srila Sridhar Maharaj’dan sannyasa aldım, dolayısıyla ona minnet boçluyum.”

            Yüce Tanrı da adanmış kullarına minnet borçludur. Tarafsız olamaz.
 
mayi nirbaddha-hrdayah
sadhavah sama-darsanah
vase kurvanti mam bhaktya
sat-striyah sat-patim yatha  
            (Srimad-Bhagavatam, 9.4.66)
   


Krsna der ki, “Adanmış kullarım Beni sevalarıyla büyülerler. Onların yegane talebi Bana hizmettir. Onlar başka şey istemezler.” Eğer seva sürecindeyken belli bir coşku ya da mutluluk hissederlerse, ihanet ettiklerini düşünürler; muhtemelen eğlence haletinde olduklarını hissederler. Bunu görmek için Krsna onlara bol bol seva verir. Onlara o kadar çok seva verir ki, hizmetle sarhoş olurlar. Krsna şöyle düşünür, “Bu da nesi? Radharani Beni görünce vecdle doluyor? O vecdin derinliği nedir? Onu nasıl ölçebilirim? ölçemem çünkü Ben Radharani olamam.” Ardından şu gelir:

sri-radhayah pranaya-mahima kidrso vanayaiva-
svadyo yenadbhuta-madhurima kidrso va madiyah
saukhyam casya mad-anubhavatah kidrsam veti lobhat
tad-bhavadhyah samajani sacigarbha-sindhau harinduh  
            (Sri Chaitanya-caritamrta, Adi-lila, 1.6)


(“‘Sri Radha’nın Aşkının o büyük ihtişamı nedir? Sri Radha’nın zevk aldığı Benim olağanüstü sevgi dolu tatlılığım ve cazibem nedir? Ve Sri Radha’nın, Benim tatlılığımı ve cazibemi deneyimleyerek duyumsadığı haz nedir?’ Ay—Krsnachandra—bu üç duyguyu tatma özlemiyle yanarak, Saci annenin rahim okyanusundan doğdu.”)

Mahaprabhu, Srimati Radharani’nin en üstün Rasa’sı olan Vipralambha’yı tatmak için Kuruksetra sayılan Jagannath-Dham’a gitti. Neden? Çünkü orada Srimati Radharani şöyle düşünür, “Efendim kalbimi parçalıyor.” Srimati Radharani bilir ki Krsna Onun canıdır. Ama  Krsna’nın orada çocuklarıyla, dostlarıyla, akrabalarıyla ve kraliçeleriyle çevrili olduğunu ve  hepsinin dört bir yanı sardığını görür. O ise soylu toplantılarda genellikle hiç ilgi görmeyen, basit bir sütçü kızdır yalnızca. Ama Ona ilgi gösterdiler, üstelik çok özel bir şekilde. Ondan, sadece Vrndavan’da gerçekleşen Rasa dansını kendilerine göstermesini rica ettiler. Gördükleri zaman hayrete düştüler. Şöyle dediler, “Biz böylesine harikulade birşeyi hiç deneyimlemedik.” O zaman Radharani gülümsedi. Şöyle dedi, “Ne gördünüz ki? Başsız bir beden, ölü birşey gördünüz. Gerçek şeyi görmediniz: onu sadece Vrndavan’da görebilirsiniz. O Yamuna nerede? Nerede kadamba ağaçlarının olduğu koruluklar? Tavus kuşlarının ve papağanların neşe içinde ötüşmeleri nerede? Ve nerede kalbimizin Tanrı’sı, flüt çalan, inek güden Krsna? Bunların hiçbiri burada yok, o halde Rasa dansını nasıl olur da burada görebilirsiniz? Görmüş olduğunuz gölgeden ibarettir. Eğer gerçek olanı görmek istiyorsanız, Vrndavan’a gitmeniz gerekir.”

            Bir başka vesileyle Krsna Uddhava’ya bhaktinin en üstün doyumunun ne olduğunu söyledi.

na tatha me priyatama atmayonir na sankarah
na ca sankarsano na srir-naivatma ca yatha bhavan
            (Srimad-Bhagavatam, 11.14.15)
                                                  


(Sevgili Uddhava’m, Yüce Brahma, Yüce Siva, Yüce Sankarsana, şans tanrıçası Laksmidevi ve hatta Benim kendi özüm bile Benim için senin kadar değerli değildir.”) Ama Uddhava şahsen şöyle düşünüyordu,

asam aho carana-renu-jusam aham syat,
vrndavane kim api gulma-latausadhinam
ya dustyajam svajanam aryya-pathan ca hitvabhejur
mukunda-padavim srutibhir vimrgyam  
            (Srimad-Bhagavatam, 10.48.61)
        


Uddhava Vrndavan’a gittiği zaman Gopilerin Krsna’ya olan aşklarını, adanmışlıklarını, ona cezboluşlarını ve şefkatlerini görmekten fazlasıyla büyülendi, ardından şöyle dedi, “Her yaşamda, sadece bir tek şey arzuluyorum: Vrndavan’da bir toz zerresi olmak istiyorum. Sadece o da değil, o tozu kabul etmeye layık olanlardan, Vrndavan’ın bitkilerinden ve sarmaşıklarından biri olmak ve ebediyen burada yaşamak istiyorum. Burada Vrndavan ülkesinde, Krsna Oyunlarını gerçekleştirmiştir ve Onun refakatçileri, Gopiler de burada gezinirler. Eğer ben ufacık bir sarmaşık olarak doğabilirsem ve böylece onların nilüfer ayaklarının tozu başımın üzerinde yer alabilirse, bu benim en üstün şansım olur.”

Krsna’nın yücelikleri ve Ondan ayrı oluşun yoğun duygusu—Vipralambha işte böyledir. Mahaprabhu Sri Nilacala-Dham’da bizlere Vipralambha’nın  en üst sınırını göstermiştir.

Mahaprabhu’yu kalbinin derinliklerinde barındıran ve en yüce sevayı gerçekleştiren Sri Gadadhara Pandit de orada yaşadı. Mahaprabhu sannyasa aldı ve Jagannath Puri’ye gitti ve Onun arzusuyla Lord Gopinath zuhur etti. Puri’ye gidince Lord Gopinath’ı orada göreceksiniz. Hem Mahaprabhu’nun hisleri hem de Gadadhara Pandit’in hisleri Srila Guru Maharaj’ımız tarafından şu güzel slokada anlatıldı.
 

nilambhodhitate sada svavirahaksepanvitam bandhavam
srimad-bhagavati katha madiraya sanjivayan bhati yah
srimad-bhagavatam sada svanayanasrupayanaih pujayan
gosvami-pravaro gadadhara-vibhur bhuyad mad eka gatih


Gadadhara Pandit’in nilüfer ayakları bizim yegane hazinemizdir. O, yaşam kaynağı olan ve kendisinden sahip olduğu her şeyi alan Lord Gauranga’nın gözler önüne serdiği Vipralambha okyanusu kıyısında yaşam sürdü. Mahaprabhu, Krsna’dan ayrı olmanın acısını çekiyordu ve ayrılık duyguları öylesine yoğundu ki bazen bedeni uzuyor, bazen kol ve bacaklarını kaplumbağa gibi içeriye çekiyor, bazen eklemleri çözülüyordu.

Bu şekilde Mahaprabhu, Sri Krsna’nın ta Kendisi, Krsna’dan ayrılmanın yoğun acısını yaşadı ve Gadadhara Pandit’ten Krsna ile ilgili konular duyarak hayat buldu: Bir kişi yoğun acı içindeyken ne yapar? Kederinden gözü hiçbir şey görmez ve bir parça huzura nasıl kavuşacağını bilemez, bu yüzden içki içer. Sri Gadadhara Pandit, Mahaprabhu’ya Srimad-Bhagavatam’ın baş döndürücü konularıyla hayat vererek, Ona bu tür içki sağladı. O kalbinin Efendisine böyle hizmet etti. 


Peki Gadadhara Pandit’in ayrılık konusundaki kendi hisleri nasıldı? O, sevgili Efendisinin karşısında durduğunu ve çektiği yoğun acıyla zaman zaman bilincini yitirdiğini görüyor. Mahaprabhu’nun bedeninde terleme, titreme, gözyaşları, donup kalma, beden renginin değişmesi gibi ayrılıktan kaynaklanan sekiz belirti görülebiliyor, ama bu konuda yapabileceği hiçbir şey yok. Bundan dolayı büyük üzüntü duyuyor, gözlerinden durmadan seller gibi yaşlar akıyordu.

Gadadhara Pandit ne zaman Bhagavatam okusa, Krsna’dan ayrı olmanın duygularıyla öylesine deli oluyordu ki, gözyaşları sayfadaki harfleri yıkayıp götürüyordu. Bunun ispatı şöyledir, Srinivasa Acharyya, Srimad-Bhagavatam üzerinde çalışma yapmak için ona geldiği zaman, Gadadhara Pandit şöyle dedi, “Sevgili oğlum, Mahaprabhu’ya Bhagavatam okurken kitabımdaki bütün harfler silindi, bu yüzden şimdi sana bu kitaptan okuyamam. Lütfen bir yerlerden bir kitap bul. Mahaprabhu rüyamda bana senin geleceğini söylerek talimat verdi. Ama kitabının olması gerekiyor. Ben her şeyi ezberledim ama senin de bir kitaba ihtiyacın var.”  Gadadhara Pandit Bhagavatam’a gözyaşlarıyla böyle ibadet etti. İbadet için herhangi bir malzemeye mi sahip olmak gerekiyor? Kişinin kendi gözyaşları en iyi malzemedir.

İşte bu Gadadhara Pandit’in nilüfer ayakları bizim nihai hedefimizdir. Büyük saygı duyduğumuz Deity’lerimiz Gaura-Gadadhara’dır ve onların sergiledikleri muhteşem Vipralambha Nilacala-Dham’da görüldü.

Sri Chaitanya-caritamrta’da Krsna Dasa Kaviraj Srimad-Bhagavatam’ın slokalarına öylesine derin anlamlar yüklemiş ve onlardan öylesine büyük içsel zenginlik ortaya çıkarmıştır ki, bunlar bizim hayal gücümüzün ötesindedir. Mahaprabhu Rathayatra’da Jagannath’ı görünce, şöyle dua eder:

ahus ca te nalina-nabha padaravindam
yogesvarair hrdi vicintyam agadha-bodhaih
samsara-kupa-patitottaranavalambam
geham jusam api manasy udiyat sada nah  
            (Srimad-Bhagavatam, 10.82.49)
     


(“Ey nilüfer göbekli Tanrı’m, engin akla sahip en büyük yogilerin kalplerinde ebediyen meditasyon hedefi olarak kabul edilen Senin nilüfer ayakların, maddesel yaşam kuyusuna düşmüş ruhları kurtarmak için yegane sığınaktır. O kutsal nilüfer ayaklar merhamet bahşederek sıradan ev kadınları olan bizlerin kalplerinde görünsün.”)

          Ve Chaitanya-caritamrta’da şu slokalarla karşılaşırız:
 
anyera hrdaya—mana,       mora mana-vrndavana,
‘mane’ ‘vane’ eka kari’ jani
tahan tomara pada-dvaya,       karaha yadi udaya,
tabe tomara purna krpa mani  
           
(Sri Chaitanya-caritamrta, Madhya-lila, 13.137)


(Chaitanya Mahaprabhu, Srimati Radharani’nin ruh haliyle konuşarak şöyle dedi, ‘Çoğu kişi için zihin ve kalp birdir, oysa Benim zihnim Vrndavan’dan hiç ayrılmadığı için, zihnimi ve Vrndavan’ı bir kabul ediyorum. Benim zihnim zaten Vrndavan’dır ve Sen Vrndavan’ı sevdiğine göre nilüfer ayaklarını lütfen oraya koyar mısın? Bunu Senin büyük şefkatin addederim.’”)

prana-natha, suna mora satya nivedana
vraja—amara sadana,       tahan tomara sangama,
na paile na rahe jivana  
           
(Sri Chaitanya-caritamrta, Madhya-lila, 13.138)         


(“Sevgili Efendim, ne olur Benim gerçek teslimiyetimi duy. Benim yuvam Vrndavan’dır ve Ben orada Seninle beraber olmayı diliyorum. Ama eğer onu elde etmezsem, o zaman Benim için yaşamımı sürdürmek çok zor olacak.”)

purve uddhava-dvare,       ebe saksat amare,
yoga-jnane kahila upaya
tumi—vidagdha, krpamaya,       janaha amara hrdaya,
more aiche kahite na yuyaya
            (Sri Chaitanya-caritamrta, Madhya-lila, 13.139)      


(“Sevgili Krsna’m, önceleri, Sen Mathura’da kalırken, Bana bilgi ve meditasyon öğretmesi için Uddhava’yı gönderdin. Şimdi Sen Kendin aynı şeyi söylüyorsun ama benim zihnim bunu kabul etmiyor. Bütün bu yüzeysel şeylere zihnimde yer yok. Sen hünerlisin ve lütufkarsın ve kalbimi iyi biliyorsun—benimle böyle konuşmak Sana yakışmıyor.”)

nahe gopi yogesvara,      pada-kamala tomara,
dhyana kari’ paibe santosa
tomara vakya-paripati,      tara madhye kutinati,
suni’ gopira aro badhe rosa    
           
(Sri Chaitanya-caritamrta, Madhya-lila, 13.141)     


(“‘Gopiler mistik yogilere benzemezler. Onlar Senin nilüfer ayakların üzerinde meditasyon yapmaktan ve sözde yogileri taklit etmekten asla tatmin olmazlar. Gopilere sözde
meditasyonu öğretmek bir başka tür sahtekarlıktır. Onlar kendilerine mistik yoga uygulamaları yapma talimatı verilince bundan hiç hoşnut olmazlar. Aksine, Sana daha çok kızarlar.’”) Gopiler ne yoğun ayrılık duygularına sahiplermi
ş! “Sen kime ne anlatıyorsun?” 

deha-smrti nahi yara,       samsara-kupa kahan tara,
taha haite na cahe uddhara  
            (Sri Chaitanya-caritamrta, Madhya-lila, 13.142)
 


Gopiler
diyorlar ki, “İnsanlar maddesel varoluştan kurtulmak için Sana ibadet ediyorlar, ama bizim ibadet şeklimiz o değil. Biz azat edilmek istemiyoruz. Hatta bedenlerimizi bile hatırlamıyoruz. Maddesel varoluşu umursadığımız nereden çıktı? Oysa Sen bizim maddesel varoluştan azat edileceğimizi söylüyorsun!”

Ähus ca te nalina-nabha padaravindam yogesvarair hrdi vicintyam agadha-bodhaih: “Bu uygulamalar sadece azat olmak isteyen kişiler içindir. Bizim yegane hedefimiz Senin nilüfer ayaklarındır.” Tahan tomara pada-dvaya, karaha yadi udaya, tabe tomara purna krpa mani.

            Nilacala-Dham’da bu türden yoğun Vipralambha duyguları alabildiğine gelişmiştir.

candidasa, vidyapati,       rayera nataka-giti,
karnamrta, sri gita-govinda
svarupa-ramananda-sane,       mahaprabhu ratri-dine,
gaya, sune—parama ananda  
           
(Sri Chaitanya-caritamrta, Madhya-lila, 2.77)
      


(“O, aynı zamanda vaktini kitap okuyarak ve Chandidas ile Vidyapati’den şarkılar söyleyerek ve Jagannath-vallabha-nataka, Krsna-karnamrta ve Gita-govinda’dan pasajlar dinleyerek geçirdi. Sri Chaitanya Mahaprabhu, Svarupa Damodara ve Raya Ramananda’nın yanında günlerini ve gecelerini üstün vecdle zikir yaparak ve dinleyerek geçirdi.”             

İşte sizler yarın o yere gidiyorsunuz. Lord Jagannath merhametiyle sizleri cezbetti. Hepimiz amaçlarımızın orada gerçekleştiğini duyumsayacağız ve eğer kendimizi tevazuyla sunabilirsek, o zaman eksiksiz olacağız.

om purnam adah purnam idam
purnat purnam udacyate
purnasya purnam adaya
purnam evavasisyate  
            (Sri Isopanisad, Yakarış)

Bizler çok küçük olabiliriz, oysa O sonsuzdur. Eğer sonsuzla bir ilişki kurabilirsek, o zaman sıfırdan sıfırı çıkardığınızda nasıl sıfır kalırsa, benzer şekilde sonsuzdan sonsuzu çıkardığınızda da sonsuz kalır. Dolayısıyla tam olabiliriz. Onun için lütfen Jagannath-Dham’a kalbinizde bu tür hislerle gidin. 

Mutluluk ve acı her yerde var—evde de, dışarıda da. Ben kesinlikle biliyorum ki siz bu tür şeyleri fazla umursamazsınız. Ama yine de, bize bazen bu tür duygular gelir çünkü maddesel bedenlere sahibiz. Bu beden hiçbir rahatsızlığa katlanmayı sevmeyen şımarık bir çocuk gibidir. Rahata, konfora sahip oldukça daha fazlasını ister. Oysa rahat bizim düşmanımızdır. Yaşamımızda bu tür konforlara ihtiyaç yok.

Biz fil olarak, pek çok orman yedik bitirdik, açlığımız giderilmedi. Domuz olarak, dağlar kadar pislik yedik açlığımız giderilmedi. Her yaşamda rahatı aradık, ama bulamadık. O halde şimdi kendimizi bu tür konforlardan ayırmalı ve Lord Krsna’yı, Zevk Okyanusunu, bütün Hazların Bedenlenmiş Halini aramalıyız. Kendimizi bhakti-yogaya inisiye ettirip kendi vizyonumuzda Ona sahip olabiliriz. Bu bizim en üstün misyonumuzun gerçekleşmesini sağlayacaktır ve bizim en büyük arzumuzun hedefi de bu olmalıdır.

Lütfen, oraya kalbinizde bu tür hislerle gidin. Eminim orada bazı sıkıntılar, rahatsızlıklar olacaktır. Oradaki brahmacari Prabhu’larımız çok saygıdeğer ve müşfiktirler, onlar size her türlü kolaylığı sağlamak için ellerinden geleni yapacaklardır, ama yine de bir parça riyazet çekebilirsiniz.

Lütfen Lord Jagannath’a bu tür arzularla gidin, yani O, merhametiyle gözümüze görünsün ve bize Kutsal Dham’ının tozunu bahşetsin ki oraya gidebilelim. Bizim yegane arzumuz ve duamız budur.

vancha-kalpatarubhyas ca krpa-sindhubhya eva ca
patitanam pavanebhyo vaisnavebhyo namo namah

 

***

Bölümün sonu