Bütün övgüler Sri Guru ve Sri Gauranga'ya
Sri Guru-Purnima
Srila Vyasadev'in Görünmesi
Konuyla ilgili olarak seçilen kaynakçalar Kutsal Lütufları
Srila Bhakti Raksak Sridhar Dev-Goswami Maharaj'ın kitaplarındandır
Sermons of the Guardian of Devotion Vol.IV, Chapter One: The Four Sittings of Srimad Bhagavatam
(Adanmışlık Bekçisinin Vaazları Cilt IV, Bölüm Bir: Srimad Bhagavatam'ın Dört Oturumu)
Soru: Srimad Bhagavatam'ın başında
olaylar Suta Goswami'nin Naimisaranya'da yaptığı konuşma ile tasvir
edilir ve bu da Vyasadev'in Bhagavatam'ı Sukadev'e sözlü olarak
aktarmasından sonradır. Bu durumda nasıl oldu da Vyasadev
Naimisaranya'daki olayları bildi?
Srila Sridhar Maharaj: Bhagavatam
ile ilgili çok fazla oturum gerçekleşti. İlk olarak Narad geldi ve on
slokalık bir çerçeve doğrultusunda talimat verdi. Vyasadev'e şöyle
dedi; "Üzerinde meditasyon yap ve herkese yay. Bu ilkeleri aydınlat
ve açıkla. Açıkla, aksi halde şu ana kadar ne verdiysen hepsi başarısız
olacak." Dolayısıyla Vyas sadece o on slokayı, o on ayeti aldı.
Meditasyon yaptı ve temel Bhagavatam'ı kısa
bir şekilde yazdı. Şunu aktardı, "O saygı duyulan brahmadır, en yüksek
makamdır, Tanrı katının Krsna kavramıdır ve o lila çok tatlıdır. Onun
mayadaki bu tarafla ilgisi yoktur, aksine o boyut aşkın, hoş Oyunlarla
doludur." Vyasadev oğlunu, Sukadev'i çağırmayı başardı ve
Badarikasram'da ona öğretti: "Benim eğilimim şu ayırt edilmeyen brahman
kavramı doğrultusunda olduğu halde, babam bana Bhagavan Krishna'nın
lilasını öğretmeyi başardı. Bugün bu büyük mecliste ben sizlere ondan söz
edeceğim."
Böylece Sukadev Srimad Bhagavatam'ı Vyasadev'den
aldı. Onu Vyasadev'e daha önce Narad verdi, Vyas da onu detaylı bir
şekilde, özenle yazdı ve Sukadev'e öğretti: bu ikinci anlatımdır.
Üçüncüsü Sukadev'in Sukartala'da bilginlerden oluşan büyük mecliste
kendi söylemleri ile birlikte konuşma yaptığı zaman gerçekleşti.
Sukadev konuşma yaparken, orada srutidhara, çok keskin kulağa sahip bir
Suta Goswami vardı. Srutidhara bir şeyi bir kere duyup aklında tutan
kişidir, ve Suta, bu niteliklere sahip olarak, toplantıda hazır
bulunuyordu. Dördüncü oturum Naimisaranya'da idi, orada rishiler,
kaliyuganın karanlık ilerleyişinden endişe duyarak bin yıllık bir
kampanyaya, yajnaya başladılar ve kendilerini bununla
görevlendirdiler. Suta Goswami'yi bularak ona şöyle dediler,
"Akşam Mutlak'la ilgili şeyler duymak için çok fazla boş vaktimiz
var ve duyduk ki, sen, Suta, Sukadev'in Bhagavatam ile ilgili
konuşmasını yaptığı ve senin de ezberlediğin o gizemli ve ünlü mecliste
vardın. Senden o Bhagavatam'ı
bize ders şeklinde nakletmeni rica ediyoruz." Suta Goswami onların
teklifini kabul etti, o da düzenli akşam dersleri şeklindeki son
oturumdu. Yaklaşık altmış bin rishi, bilim adamı ve adak uygulayıcısı,
ondan duymak için toplandılar. Bu toplantıdan sonradır ki Vyasadev o
şeyin tamamını aldı ve kitap şeklinde derledi ve olduğu gibi topluma
açıkladı.
Alıntı, Sri Guru and His Grace,Chapter: Separation From Srı Guru.
(Sri Guru ve Lütfu, Bölüm: Sri Guru'dan Ayrılış.)
Vyasadev bilebilir, veya bilmeyebilir
Adanmış:
Her
ne kadar öğrenci guruyu mutlak olarak ve manevi kazanımın en üst mertebesinde
görse de, guru kendi pozisyonunu nasıl
değerlendirmelidir?
Srila Sridhar Maharaj: Sridhar Swami Srimad-Bhagavatam üzerine bir yorum yazmıştı.
Bu daha önceki yorumlardan biraz farklıydı, bu nedenle
bilgi adamları, özellikle de Sankariteler bu yorumun
evrensel olarak kabul edilmesine karşı çıktılar. Sınava tabi
tuttular. Yorumu Lord Siva'nın Visvanath tapınağına bıraktılar
ve eğer Lord Siva yorumu kabul ederse
kendilerinin de kabul edeceği konusunda anlaştılar. Sonra, Siva tapınağından
şu ayet gönderildi:
aham vedmi suko vetti
vyaso vetti na vetti va
(Chaitanya-charitamrita, Madhya 24.313)
Lord Siva, "Srimad-Bhagavatam'ın gerçek
amacını idrak etmek çok zordur," der. "Ben Bhagavatam'ın
gerçek amacını biliyorum; Vyasadev’in oğlu ve öğrencisi
olan Sukadev da tam anlamıyla biliyor; Bhagavatam'ın
yazarı olan Srila Vyasadev ise anlamını
bilebilir veya bilmeyebilir."
Mahaprabhu, Sanatan Goswami'ye eğitim
verirken şöyle dedi, "Sanatana, Krishna Kendi
cömertliğini benim vasıtamla sana verecek. Ben seninle konuşurken
deli gibiyim. Pek çok şeyin içimden sana aktığını
hissediyorum. Ama ben şahsen o şeye sahip miyim
bilmiyorum." Bu mümkündür. Harikuladedir, ama yine de karşımızdadır. Akla yakın olmasa da, akıl dışı değildir.
Bakınız, İkinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde Kalküta'da Dalhouse Meydanı'nda herkesin
bildiği bir devlet posteri vardı. Duvarda bir asker üniforması
resmi, altında ise bir yazı, "Sadece bu üniformayı
giyin, üniforma size ne yapmanız gerektiğini gösterecektir."
O halde, samimi bir insan belli bir işi üstlenince görevinin
gerektirdiği yükümlülükleri bir şekilde öğrenir.
Samimidir. Ve Tanrı yardım eder. Tanrı kendilerine yardım
edenlere yardım eder. Siz görevi üstlendiniz ve bu görev
sadece bir fırsat olarak karşınıza çıktı, ancak gizli bir bağ
vardır. Ve eğer siz ilerlemeye çalışırsanız, yardım gelir.
O sizi kandırmaz. Bu sorumluluğu, öğretmeninizin size verdiği
şekliyle, samimiyet içinde üstlendiniz, öğretmen sahtekar değildir. Bütün gücüyle yardımınıza gelir, bir
yandan da şöyle der, "Bunu yap. Ben yardım ediyorum;
arkandayım." Hepimiz samimi olunca, herşey böyle gerçekleşir.
Alıntı, Sermons of The Guardian of Devotion Vol.I, Chapter Ten: Beyond Doubt.
(Adanmışlık Bekçisinin Vaazları, Cilt I, Bölüm On: Kuşkunun Ötesinde.)
Srimad-Bhagavatam dünyada görünmeden önce,Devarsi Narad
geldi ve Srila Vyasadev'i kıyasıya eleştirdi: "Sen onca zamandır ne
yaptın? Bir hiç! Daha doğrusu, apaçık hata yaptın."
jugupsitam dharma-krte 'nusasatah
svabhava-raktasya mahan vyatikramah
yad vakyato dharma idtarah sthito
na manyate tasya nivaranam janah
(Bhagavatam, 1.5.15)
"Büyük bir hata işledin. Toplumlar için olan dinsel görevle ilgili uyarılarında,
maddesel arzuların gerçekleştirilmesi için uygunsuz dünyasal işler
yapılmasına onay verdin. Toplumlar zaten yapıları gereği maddesel
arzuların gerçekleştirilmesi için uygunsuz dünyasal işler yapmaya
bağımlılar. Bu büyük bir hata çünkü dünyadaki toplumlar senin
mesajlarının başlıbaşına en temel dinsel görev olduğu sonucuna
varacaklar. Gerçeği bilen diğer kişiler tarafından onlara o dünyasal
işlerden kaçınmaları öğretilse bile,onlar ya o öğretileri kabul
etmeyecekler ya da onları kendi başlarına anlayamayacaklar."
"Genelde insanların bu tür şeylere - dharma, artha, kama, ve
sonra da moksa (din, zenginlik, duyusal zevk ve azat olma) - doğal bir
meyli vardır. Sen bu dört şeyi düzenli bir şekilde ve cilalayarak
tavsiye ettin, oysa bu onların zaten doğal talepleri. İnsan aşırı
beslendiği zaman, tepki olarak oruç tutmak ister. Dolayısıyla, moksa
sadece sömürüye tepkidir. Bu zaten bilinen birşey, ve sen de aynı şeyi
tavsiye ettin. Sen onlara yeni olarak ne verdin? Hata yaptın! Neden?
Çünkü senin statündeki biri moksa tavsiye edince, bunun ötesinde
herhangi birşey vermek zor olur. Hiç kimse senin görüşüne, senin
standardına karşı çıkmaya kalkışmayacaktır. Hepsi Vyasadev'in en
üstün otorite olduğunu ve başka hiç kimsenin tavsiyesine aldırış
etmediklerini söyleyeceklerdir. Bu bakımdan senin vermiş olduğun şeyin
ötesinde başka kaynaklardan gelen herhangi bir şeyi insanların kabul
etmelerini sağlamak çok zor olacaktır. Bu yüzden, hata yaptın! Bunu
senin suçun olarak görmek olasıdır. Şimdi, yegane çare (yukarıda söz
edilen dört genel uğraşın ötesinde) beşinci hedefi yine senin vermen
olabilir. Sen, şahsen, bu işi üstlenmek zorundasın: 'Şu ana kadar
vermiş olduğum ne varsa çok sınırlıdır, oysa şimdi size çok daha üstün
birşey vereceğim.' Bu görevi tek başına sen üstlenmek zorunda
kalacaksın, ancak o zaman azarlanmanın gerektirdiği doğru pişmanlığı
yaşamış olursun. Mahan vyatikramah - bu büyük bir hata, çünkü jugupsitam - çok uygunsuz olan şeyler; dharma-krte-
din damgası altında verildi: oysa damganın altındaki iyiler nihai
anlamda din dışı. Ne biçim bir iyi? Sadece 'hata yapmak ve hata
yapmamak.' Ama iyi şeyler yapmak - oraya dahil değil mi? Kötü olan ve
kötü olmayandan, kötü olmayan pozitif iyi demek değildir. O halde, bu
görevi samimiyetle üstlenmek ve durumu insanlar için netleştirmek
zorundasın: 'Şu ana kadar, size verdiğim şey aşağı yukarı negatif bir
karaktere sahip. Şimdi size pozitif birşey vermeye geldim.' Bu yolla,
onlara değerli, geçerli birşey vermek için atmosfer yaratmalısın.
"Dharma-projjhita-kaitavo 'tra paramo nirmat-saranam satam (Srimad-Bhagavatam'ın dini,
insanlığın dört hedefi kandırmacasından bağımsızdır ve gerçek
ermişlerin dinidir). Nirmatsara 'tarafsız zihniyet' anlamına gelir, matsara ise
kıskanç olana atıfta bulunur. 'Şu ana kadar, ben egoist düşünceden
arınmış olmayan o belli kesime tavsiyelerde bulundum. Onlarla
ilgilendim. Oysa şimdi normal düşünen - iyi kalpli insanlarla
ilgileneceğim. Şimdi onlara tavsiyede bulunacağım.' İnsanları senin
tarafından öğretilen yoldan vazgeçirmek zor olacağı için, onun için
sana geldim. Daha üstün, gelişmiş kavram onlara sadece senin
aracılığınla verilebilir. Yegane yol budur."
|